İş işten geçmeden

Beşiktaş, 5. haftayı lider geçtiğinde, yaptığım yayınlarda, 10. haftayı da görmemiz gerektiğini ısrarla söyledim. Üstüne yazılar yazdım. Ama o gün eleştirileri art niyetli bulanlar, "Premier Lig takımı Beşiktaş, uçuyor kaçıyor" yaklaşımları ile işin kaymağını yiyorlardı. 10. hafta geldi ve Beşiktaş, sonraki 5 maçta sadece 1 galibiyet alabildi. O da 90. dakikada Giresunspor maçında kıl payı gelen ofsaytla... Ve tabi kabul edilemez bir oyunla... Bugün bakıyorum "Premier Lig takımı Beşiktaş uçuyor kaçıyor" diye yaklaşanlar, aynı ölçüde işi hakarete vardıracak yorumları tersten yapıyor. Tabi şimdi taraftar da kızgın ya, dolayısıyla yine o işin kaymağını yiyorlar... Sosyal medya, bu anlamda sörfçülere güçlü rüzgar sağlıyor!Bu işe günlük bakarak yol alınmaz. Aynı durum, Beşiktaş'ta futbolu yönetenler ve teknik adam için de geçerli. Mesele puan tablosu değil. Mesele ışık... "Liderden iki puan gerideyiz" donesi ile mevcut durumu kabullendirmek, işleri iyiymiş gibi göstermek ancak deve kuşu gibi başını toprağa gömmektir. Ortada bir sorun varsa -ki var- "Sorun yok, sorun yok" demekle o sorunu ortadan kaldırmış olmazsınız. Tribünün reaksiyonlarını ciddiye almak gerekir. Futbolu yönetenlerin göremediğini tribünlerin gördüğüne çok zaman şahit olmuşumdur. Beşiktaş'ta gelinen nokta da budur. PUAN TABLOSU ALDATIRValerien İsmael, tüm iyi niyeti ve disiplini ile işine dört elle sarılmış durumda. Ama an itibariyle bu, siyah-beyazlı camiaya tatminkar bir görüntü olarak geri dönmüyor. 5 haftada bir maç kazanmak, Başakşehir, Fenerbahçe ve Trabzonspor'u hem de Avrupa maçlarından döndükleri halde yenememek, o arada İstanbulspor