Beşiktaş, son yıllarda taraftarına aynı şeyleri yaşatmaktan geri durmuyor. Tam olacakmış gibi bir hissiyat oluşacakken yine hüsran dolu haftalar başlıyor ve sezon birkaç aylık heyecanın sonunda bitip gidiyor. Ondan sonrası herkes için çekilmez hale geliyor. Hem Beşiktaş camiası hem de Türk futbol ortamı için bu durum kimsenin işine gelecek bir hal değil. Son yıllarda başkan ve teknik direktör değişimleri ile çözüm arayan siyah-beyazlılar, bunun da bir çare olmadığını artık tecrübe etmiş olması gerekiyor.

Transfer süreçlerini bir önceki teknik adam ve mevcut scout ekibi üzerinden yürüten Başkan Serdal Adalı, elbette daha planlı ilerlemeliydi. Sıkıntılı kadroyu boşaltmak kolay değildi. Anlıyorum. Ancak bu koltuklar, kusursuz iş çıkarmanızı gerektiriyor. Gönderilen oyuncuların yerini doldururken daha planlı olunmalıydı. Alelacele işlerin yanı sıra, transfer sezonu biterken geç kalarak teknik direktör değişikliğine gitmek, bugünkü sorunların kaynağı oldu. Bunu Sergen Yalçın'dan da sık sık duyuyoruz. Her kötü sonuçtan sonra kadroyu kendisinin kurmadığı imasını yapıyor. Ancak bazı konularda haklı olsanız bile Beşiktaş teknik direktörlük makamı gerekçe değil çözüm üretme makamıdır. Sergen Yalçın'a koca camia bel bağlamışken, kendisinin mevcut durumu tersine çevirmek için daha sahiplenici ve iddialı olması gerekiyor. Akdi halde; takımdaki zafiyetleri zaten taraftar da medya da görüp söylüyor. Çözümün adresi ise teknik heyet ve yönetim olarak orada duruyor…

Öte yandan, şampiyonluk hedefinden uzaklaşmak demek, bütün sezonu çöpe atmak demek değildir. Beşiktaş'ın son yıllardaki en büyük hatası bu. Baktın rakiplerin daha iyi ve daha favori; ilk sıraya oturma ihtimalin uzak… O zaman yeni hedefini doğru belirler, takımda ve taraftarda yeni heyecan oluşturursun. Şampiyon olamıyorsan, "Bu sene de havlu attık, yandık, bittik" demek yerine, Şampiyonlar Ligi'ne kalma hedefini net olarak camianın önüne koyarsın. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ne girmesi demek hem maddi gelir, hem yeni bir özgüven hem de kulüp ve oyuncu değerini artırmak demektir. Sen hedefi koy; olur ya da olmaz onu sonra konuşuruz. Ancak sezonun bitmesine aylar varken, teknik heyet ve takımdaki, her şeyin bittiği yönündeki kabulleniş ve vazgeçişi ben kabul etmiyorum. Taraftarı bu hedeflere odaklamak herkesi ve her şeyi canlı tutar. Bu da yönetim ve teknik heyetin işidir…