Gerçekle yüzleşince

Bu sezon Avrupa kupalarında üstümüzdeki ölü toprağını attık. Kendi gerçeğimizle yüzleşip, bizim bu dönemki seviyemizin Şampiyonlar Ligi değil de Avrupa Ligi ve Konferans Ligi olduğunu anlayınca, yol yürümeye başladık. Eskiden burun kıvırdığımız, beğenmediğimiz kulvarları, olması gerektiği gibi önemsemeye başladık. 4 takımla yola iddialı bir şekilde devam ediyoruz. UEFA sıralamasında ülke olarak ciddi sıçrama yaptık. Serüvene baktığımızda 4 takımımızın da yolu açık görünüyor. Yani bu hikaye bize bahar aylarını rahatlıkla gösterecek. Hatta Konyaspor, Vaduz gibi kendisinden kalibre olarak çok düşük bir takıma elenmese gruplardan çıkma olasılığı yüksekti. Yani yola 5'te 5'le devam edecektik. İç çekişmeler Türk futbolseverini fazlasıyla yordu. Oynayan için çok büyük sorun yok. Bir şekilde ciddi paralar kazanmaya devam ediyor onlar. Ancak hem izleyenler hem de yönetenler kısır çekişmelerin, anlamsız tartışmaların arasında futbolu gerçek odağının dışında konuşmaktan çok yoruldu. Ebette Süper Lig'den de keyif alıyoruz. Ancak birbirimizi yenmenin keyfi bir yere kadar... Hele bu birbirimizi yenmeler, neredeyse sezonu kurtarmış edasıyla yetmeye başlayınca Avrupa futbolundan tamamen kopma noktasına gelmiştik. Bu sezon iş başka. Beşiktaş ve Galatasaray gibi iki büyük kulübün Avrupa kupalarında olmamasına rağmen, 4 takımımızın yoluna devam ediyor olması futbolumuz adına büyük kazanım. Dikkat ediyorum da, Avrupa'da birbirimizi destekleme konusunda da bu sezon önemli yol almışız. Her ne kadar "Bu milli mesele. İçeride rakip olsak da Avrupa'da birbirimizi desteklemeliyiz" cümlesi teorik olarak kurulsa da pratikte öyle olmuyordu. Neredeyse birimizin kaybetmesinden diğeri keyif alır hale gelmişti.