Demeç değil oyun konuşur

Maçtan 3 gün önce başlayan ve maç gününe kadar devam eden erteleme tartışmasının ne kadar suni olduğunu bize gösteren, futbolcular oldu. Bu oyun sahada oynanır. Saha dışında ne kadar tartışma olursa osun, yönetimler ne kadar avantaj sağlamaya çalışırsa çalışsın, nihai kararı veren futbolcular oluyor. Galatasaray-Beşiktaş maçı tam da böyle başladı. İlk düdüğün çalması ile birlikte adeta bir tenis maçını andıran mücadelede, iki takımın hocasının da futbolcularının da gerginlikten ziyade futbola ne kadar odaklandıklarını gördük. İlk yarının büyük bölümünde roller değişmişti. Beklenti, Beşiktaş'ın alışılmış ön alan oyununu sürdüreceği, Galatasaray'ın ise en iyi yaptığı şey olan savunmada kontrollü durup, hızlı çıkışlarla gol aramasıydı. Ama Barcelona maçıyla birlikte özgüven kazanan Galatasaray'ın Beşiktaş karşısında büyük üstünlüğü göz çarptı. Kenan ve Alex Teixeira'nın üretmekte zorlandığı, Can-Atiba orta sahasının çok top kaybettiği, Rosier ve Umut gibi kanat beklerinin yerlerini çokça kaybettiği ortamda Beşiktaş'ın 2 farklı geriye düşmesi şaşırtıcı bir durum değildi. Önder Karaveli'nin tercihlerdeki hatasının cezasını kesti Galatasaray. Josef'in yokluğu ile Atiba o bölgeye çekilmek zorunda kalınca ofansif olarak karşılık veremedi Beşiktaş. Elbette pozisyonlar da buldu siyah-beyazlılar ama, bu sezonun kronik problemi olan bitiricilik sorunu yine kendini gösterdi. Karaveli'nin 2-0'dan sonra yaptığı değişikliklerde yerinde değildi. Asıl sorun orta sahanın oyuna ağırlık koyamamışken, ihale Güven'e kaldı. Kenan'ı anlarım da Güven'in çıkışını anlamam. İkinci yarıda oyunu sahasında kabul eden Galatasaray'ı