Bu maç öğretir

Bir tarafta sezon başlangıcı adeta kusursuz olan Beşiktaş, diğer tarafta sorunlarla boğuşan, teknik direktör değişikliğine gitmiş, kadrosunu henüz oturtamamış bir Trabzonspor. Ancak gerek iki takımın durumu gerek maçın gidişatı 10 dakikadan sonra Beşiktaş'ın bu maçı kazanabileceği hissiyatını oluşturdu. Dolayısıyla bu durum Beşiktaşlıları 2 puan kaybetmiş gibi hissettirdi. Ancak ben bunu bir kayıp değil bir öğrenmişlik olarak görüyorum. Beşiktaş bir yol yürüyor. Yol yürürken de öğreniyor. Sezon içerisinde karşılaşacağı durumlarda ne yapması ya da ne yapmaması gerektiğini görüyor. Van Bronckhorst'un da maçtan sonra "Bundan sonra 10 kişi kalmış rakiplerimize karşı nasıl oynamamız gerektiğini öğrendik" demeci gibi. Elbette Trabzonspor da bundan sonra 10 kişi kaldığı maçlarda böyle reaksiyon göstermeyip daha önde oynamayı tercih edecektir. Sonuçta Şenol Güneş'in ilk maçı. Önce bir kaybetmemeyi biraz moral depolamayı da bilmesi gerekiyordu. Nitekim maç sonunda camiada bu havanın oluştuğunu gördük. Beşiktaş kendisi adına deneyebileceği aşağı yukarı her şeyi denedi. Topa sahip olma, bulunan pozisyon, yapılan pas doğal olarak çok farklı şekilde Beşiktaş lehine. Ancak bazen kaleciyi geçemezsiniz. Uğurcan Çakır'ın ekstra performansı maçın belirleyicisi oldu. Avrupa'da oynayan kulüpler için serüven asıl bu haftadan sonra başlıyor. Süper Lig'de şampiyonluğa oynayan takımlarla diğerleri arasındaki makas çok açık. Dolayısıyla hangi taktikle, hangi kadroyla oynarsanız aşağı yukarı maçları kazanıyorsunuz. Ancak bunca yatırımın karşılığı Avrupa'da ne kadar pozitif olarak geri dönecek onu bilmiyoruz. 3 günde bir maç temposuna girmek, hem Süper Ligi hem UEFA Avrupa Ligi'ni birlikte götürmek çok kolay bir şey değil. Fenerbahçe geniş kadrosuyla belki burada bir adım önde. Mourinho'nun meslektaşlarına göre elbette