Lezzetin kalbi Yüreğir'de attı

Gazeteci hem gördüğünü hem hissettiğini yazar. Yıllardır övgüyle anlattığım Adana Lezzet Festivali'ni bu kez biraz farklı bir gözle aktarmak zorundayım.

Adana Valiliği'nin ev sahipliğinde, Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri ve odaların katkılarıyla düzenlenen 9'uncu Uluslararası Adana Lezzet Festivali için Adana'daydım. Başladığı ilk yıldan beri takip ettiğim bu festivalde bu yıl tablo biraz değişikti.

Festival alanında örnek gösterilecek tek stant vardı: O da Yüreğir Belediyesi. Çünkü mesele yalnızca stant kurmak değil, misafir ağırlamakta. Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı, kendi kavurduğu helvayı konuklara tek tek ikram etti, herkesle hatırını sordu. Alanın en kalabalık yeri orasıydı. Bu samimiyeti için Başkan Demirçalı'yı kutluyorum.

Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Güngör Geçer de aynı şekilde büyük bir çaba içindeydi. Başkan Zeydan Karalar'ın yokluğunu hissettirmemek için tüm stantları gezdi, herkesle ilgilendi.

Ev sahipliği zayıftı

Ama… Her şey bu kadar tozpembe değildi. Gazetecilik sadece alkışlamak değil, gerektiğinde eleştirmeyi de gerektirir. Adana Valiliği bu festivalin ev sahibiydi ama bunu tam anlamıyla gerçekleştiremedi. Vali Yavuz Selim Köşger'i yalnızca açılışta, o da uzaktan görebildik. Kısa bir konuşma, birkaç kare fotoğraf… Sonra yok! Ne var ki bu tür organizasyonlar protokol fotoğraflarıyla değil, halkla temasla anlam kazanır. Vali Yavuz Selim Köşger'i bir ev sahibi olarak festivalde yanımızda daha çok görmek isterdik.

Bir eleştiriyi daha eklemeden geçemeyeceğim: Üç gün boyunca kentte neredeyse hiç kask takan motosiklet sürücüsüne rastlamadım. Daha üzücüsü, polislerin buna kayıtsız kalmasıydı. Adana'da ciddi bir denetim eksikliği var. Bu konuda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya çağrım: Burada sıkı bir denetim yapılsa eminim Adana ihlal sayısında rekor kırar.

Elbette güzel şeyler de vardı. Adana'nın en iyi kebapçıları ve balıkçıları festivalde yoktu; çünkü bir kısmı misafirlerini kendi mekânlarında ağırlamayı tercih etti. Düşünüyorum da ben başka bir şehirden festivale gelsem; uçak, otel, yol masrafı yapıp bu kadar yolu kat etsem, hijyen açısından da daha kontrollü olduğu için ben de doğrudan o mekânları tercih ederdim.

Artık Adana'nın simgesi haline gelen Ciğerci Memet Usta bunun bir örneği. Hangi saatte giderseniz gidin, oturmak için kapıda sıra bekliyorsunuz. Bu arada, beş kişiyle çalışabilecekken kırka yakın öğrenciyi istihdam ediyor. "Bu kızlarımız doktor, mühendis, hâkim olacak ama burada kazandıkları tecrübe onları hayata bir adım önde başlatacak" diyor. Özellikle ailesi başka şehirde olan öğrencilere sahip çıkıyor, onların maddi-manevi ihtiyaçlarını gözetiyor. Ve o anlamlı cümleyi kuruyor: "Bu çocuklar bizim geleceğimiz."