Jeneratörsüz dondurmacıya ruhsat verilmesin!

Geçtiğimiz hafta sonu Silivri'de yaşadığım bir olay, uzun zamandır içimde biriken bir rahatsızlığı bu köşeye taşımama neden oldu. Küçük bir çocuk, marketten aldığı dondurmayı heyecanla açtı ama yüzü bir anda asıldı. Dondurma, daha önce erimiş ve tekrar dondurulmuştu. Şekli bozulmuş, dokusu değişmişti. Market çalışanıysa durumu önemsemeden "Bir şey olmaz" deyip ürünü çocuğa geri verdi. O an içim burkuldu. Çünkü mesele sadece bir dondurma değildi; o çocuğun güveni, sağlığı ve keyfi de erimişti.

Yaz mevsiminin tam ortasındayız. Hava gölgede 35 dereceyi buluyor. Böyle sıcak günlerde elimiz bir dondurmaya, soğuk içeceğe ya da hızlı bir atıştırmalığa uzanıyor. Ama çoğu zaman bu kısa serinliğin ardından yaşanabilecek riskleri göz ardı ediyoruz. Mide bulantısı, halsizlik, hatta hastaneye kadar uzanan gıda zehirlenmeleri…

Özellikle dondurma gibi soğuk zincirle taşınması ve saklanması gereken ürünlerde bu risk çok daha büyük. Sahil kenarlarında, sokak aralarında hâlâ jeneratörsüz çalışan dondurma dolapları yaygın. Elektrik kesildiğinde ürünler eriyor, sonra tekrar donduruluyor. Ve biz de farkında olmadan çocuklarımızın ellerine sağlığı tehdit eden ürünleri tutuşturuyoruz.

Bu yüzden buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum: Belediyeler, jeneratörü olmayan hiçbir işletmeye dondurma, süt, et, peynir, sucuk gibi soğuk zincir gerektiren gıdalar için ruhsat vermemeli.

Mevcut işletmeler ise yaz aylarında daha sık denetlenmeli. Çünkü bu sadece bir esnaf meselesi değil, doğrudan halk sağlığını ilgilendiren bir konu. Zabıta ekipleri kaldırım işgallerinden önce, bu tür hijyen ve sağlık denetimlerine odaklanmalı. Bir diğer önemli konu da seyyar satıcılar. Sahillerde, parklarda gördüğümüz mısır, midye, sandviç gibi yiyeceklerin nerede ve nasıl hazırlandığını çoğumuz bilmiyoruz. Oysa bu tür ürünler, sıcak altında hızla bakteri üretmeye başlıyor.