Bir önceki yazımda Antalya'daki 15'inci Uluslararası Resort Turizm Kongresi'nden notlar paylaşacağımı söylemiştim; şimdi o sözün karşılığını veriyorum. Otel lobilerindeki telaş, koridorlara yayılan koşuşturma, daha kapıdan girer girmez "turizmin başkenti burası" dedirtiyor. Kongre başlamadan hemen önce hem Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu hem de Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz ile yaptığım kısa sohbetler, resmin ana hatlarını çiziyordu.
İlk durağım, kongrenin ana sponsoru Türkiye İş Bankası'nı temsilen orada bulunan Sezgin Yılmaz oldu. Turizm kredilerinin ağırlığının İstanbul ve Antalya'da toplandığını şöyle dile getiriyordu: "Ama başkent derseniz yanıt net: Antalya" dedi. İş Bankası da bu yüzden Akdeniz Turizm İhtisas Şubesi'ni kurmuş, sadece turizme çalışan özel bir yapı. Yılmaz'ın altını çizdiği cümle çarpıcıydı: "İş Bankası'nın kapıları dardır ama salonu geniştir." Yani içeri girmek disiplin ister ama o kapı aşıldığında geniş bir imkân alanı açılır. İki yıl önce verdikleri "turizme 1 milyar dolar kaynak ayıracağız" sözünü hatırlattı ve süresi dolmadan bu hedefi aştıklarını söyledi. Ardından da ekledi: "Turizmci borcuna sadıktır, geri ödemelerde sorun yaşamıyoruz."
Kritik kur uyarısı
Söz daha sonra Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı Kaan Kavaloğlu'ndaydı. Birliğin 2011'de başlattığı kongre yolculuğu bu yıl 15'inci kez sürüyor. Antalya'nın ağırladığı turist sayısı da bu emeği gösteriyor: 2 milyon 800 bin nüfusa karşılık yaklaşık 17 milyon yabancı ve milyonlarca yerli misafir… Kavaloğlu'nun en net uyarısı kur-maliyet dengesiyle ilgiliydi. Turizmin fiilen ihracatçı bir sektör olduğunu, giderlerin Türk lirasında hızla arttığını ama kur politikasının döviz gelirlerini sınırladığını anlattı ve şu kriteri özellikle vurguladı: "Eğer 2026'nın üçüncü çeyreğine, avro 60 liranın altında girersek turizm sektörü zorlanır." Kısacası Türkiye uzun yıllar tüketicinin lehine bir destinasyondu; kur ve maliyetler yanlış noktada buluşursa bu avantajı kaybedebiliriz. Artık mesele sadece turist sayısını artırmak değil, fiyat–kalite dengesini koruyarak oyunda kalmak.
Ada turizmine konulan set!
Kongrenin en dikkat çeken konuşmalarından biri de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ünal Üstel'den geldi: "Çağdaş bir dünyada bir destinasyon uçuşunu fiilen yasaklamak ne turizm mantığına ne seyahat özgürlüğüne sığar" dedi. Güney'e gelen turistlerin Kuzey'e geçişinin zorlaştırılmasını "turizm etiğine aykırı" buldu ve ekledi: "Turist korkutulacak değil, misafir edilecek kişidir; Ada'nın iki tarafında da özgürce gezebilmeli."

20