Efendim, buyurun size günümüz adalet sisteminin son sürat çıkardığı tiyatrodan bir perde! Öyle bir perde ki, Moliere mezarında takla atıyor, Shakespeare "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!" diye feryat ediyor. "Suça sürüklenen çocuk" diye bir kavram icat etmişler, sanırsın melekler korosundan bahsediyoruz. Hani şu sokaklarda ellerinde "oyuncak" tabancalarla patileri üzerinde dolaşan, "yanlışlıkla" birilerini vuran minik dostlarımız var ya, işte onlar.
Önce sahneyi kurayım: 18 yaş altı "çocuklar"ımız, ceza hukukunda sanki masum melekler gibi muamele görüyor. Hapis yok, ıslah var, eğitim var, denetimli serbestlik var. Peki, bu ne demek Çeteler için tam bir karbonatlı kek tarifi! Yetişkin bir tetikçi 25 yıl yatar, ama bu minik "suça sürüklenenler"le işler tıkırında. 2-3 yılda dışarıda, ceplerde para, ellerde silah.
Adalet mi bu, yoksa çetenin insan kaynakları departmanı mı Hukukçular, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları bu "iş alanı"nda bayram ediyor. Her çocuk bir dosya, her dosya bir kazanç! Ahlaki mi Hah, o neymiş, kahvede içilen çayın şekeri mi
Bu çocuklar sistemin içinde yoğrulurken, sadakatle çete askerliğine terfi ediyor. 13-15 yaşında sokaklarda infaz yapan bu "genç yetenekler", medyayı coşturuyor, çetelerin "gözü dönmüşlüğünü" ballandıra ballandıra anlatıyor. Korku mu, kontrol mü, yoksa halkı sindirme operasyonu mu Hepsi bir arada, üstüne bir de devletin "sözde mücadeleci" duruşu eklenince, film tam bir komedi şaheseri oluyor. Polis-adliye-hapishane döngüsü, sanki bir holdingin kârlı şubesi gibi işliyor. Çıkıyorlar, "kriminal sermaye" ile donanıp geri dönüyorlar. Tebrikler, adalet!
Hukuk pazarı deseniz, ayrı bir skandal. Avukatlar, psikologlar, devlet kurumları bu "çocuk suçlular"dan besleniyor. Az yakalanma, az ceza, bol kazanç! Profesyonel tetikçi mi arıyorsun Boş ver, ucuz işgücü olarak bu tıraşlı kafalar işini görür. Sistem öyle bir çürüme ki, feministler bile devreye girip "topluma kazandıralım" diye ağlaşırken, AB fonlarıyla ceplerini dolduruyor. Katiller 28 gün yatıp çıkarken, masum aileler perişan.
Yargıtay'ımız ne güzel seyrediyor bu gösteriyi kuş bakışı. Yasama üyelerimiz, "reform" diye diye sistemin içine edilmesini izliyor. Her duruşma bir şov, her karar bir sürpriz! Adalet değil, sanki reality show izliyoruz.
Bu "tıraşlı kafalar"