Haram Lokmalar ve Kerbela'nın Gölgesi

Bir yanda Kerbela'nın kavurucu kumları, diğer yanda Ankara'nın beton yalnızlığı... İki sahne, aynı hüznün farklı perdeleri. Kemal Bey'i görmeliydiniz, tıpkı o çölde susuz bırakılan İmam Hüseyin gibi, siyasetin çorak topraklarında yapayalnız...

Oğlu elini omzuna koymuş, tıpkı Kerbela'da Ali Ekber'in babasına son kez sarıldığı gibi. "Baba, neden" diye soruyor. Sanki asırlar öncesinden bir ses yankılanıyor: "Babacığım, neden bizi susuz bırakıyorlar" Ah, tarihin bu acı tekrarı!

Sanki, sanki Rönesans tablosu gibi kare

Kemal Bey gözlüklerinin ardından, sanki İmam Hüseyin'in gözleriyle bakıyor: "Çünkü evladım, onların karınları haram lokmalarla dolu." Kerbela'da da öyleydi, değil mi Yezid'in ordusunun karınları toktu ama vicdanları çöl kadar kuraktı.

Ne konuşuyorlar dersiniz Tabii ki bizim malum muhteremleri! Beşli çete, partinin içindeki kurt kapanları, İmamoğlu'nun "ben de varım" operasyonları...

O rezil, o meş'um, o meşkuk 38. Olağanüstü Kurultay Tıpkı Kerbela'daki oklar gibi, arkadan saplandı hepsi. İmamoğlu'nun dosyaları, Özel'in Brüksel maceraları... Kûfeliler de böyle yapmamış mıydı Önce biat edip, sonra arkadan vurmamışlar mıydı

"Neden baba" diye soruyor evlat. Kemal Bey de sanki Kerbela'nın en dramatik sahnesindeymiş gibi, içini çekerek cevaplıyor: "Çünkü evladım, karınları haram lokma dolu da ondan."

Mart 2025'te patlak veren o muhteşem(!) operasyon... Ne operasyonu ama! Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, kara para tam bir "demokrasi şöleni"!

İstanbul Üniversitesi'nin diploma olayı da cabası. Adamı 40 oyla seçmişler ama başkan adayı yapamıyorlar. Komedi mi trajedi mi, siz karar verin.

Brüksel'de AB koridorlarında dolaşan Özgür Özel, sanki Kûfe sokaklarında mektup taşıyan ulaklar gibi. "Gelin, kurtarın benim hırsızı!" diye yalvarıyor. Ama unuttukları bir şey var: Kerbela'nın yarası hâlâ taze.

Brüksel'de AB liderlerine