Elveda İhtiyar Çocuk

Hey koca dünya, ne zalimsin sen! Kimleri yutmadın ki bağrına, kimleri alıp götürmedin ki bizlerden En güzel çiçekleri, en nadide yürekleri bir bir kopardın, kara bağrına gömdün. Anam, canım ağabeyim Ahmet Kekeç Hepsini aldın benden, yetmedi, şimdi de Nihat Genç'i kucakladın, o upuzun ufkunu kapattın. Hey koca dünya, doymaz mı bu obur bağrın

90'ların o karanlık GLADIO dehlizlerinde, Beyaz Torosların kol gezdiği zamanlarda tanıştığımız bu deli adam, meğer ne kadar da mühim bir boşluk bırakacakmış içimde. Ahmet Kekeç'in sayesinde başlayan bir yol arkadaşlığıydı onunkisi. Şimdi düşünüyorum da ne garip tecelli: Önce Ahmet abiyi aldı hayat bizden, şimdi de Nihat Genç'i.

Bir zamanlar vardı böyle adamlar. Kalemlerini satmayan, eğilmeyen, bükülmeyen... Şimdi nerede bulacaksınız böylesini Hangi köşe yazarı çıkıp da "ben doğruyu söylerim, varsın dünya başıma yıkılsın" diyebilir Nihat Genç dedi işte. Hem de her defasında, hiç çekinmeden.

Bu memleketin en büyük talihsizliği, belki de kıymetini bilmediği evlatlarını zamanında anlayamaması. Arkaik Ulusalcı çizgisinde bile samimiydi adam. İnanıyordu söylediğine. Öyle Instagram pozu verip, TikTok'ta ahkâm kesen züppelerden değildi. Sokrates'in baldıran zehrini içişi gibi, inandığı doğrular uğruna her türlü bedeli ödemeye hazırdı ve hep ödedi.

Matbuatın bu hırçın çocuğu, aslında ne kadar da naifti. Küfürbaz görüntüsünün ardında, memleket sevdasıyla çarpan tertemiz bir yürek vardı. Öyle ki, son nefesine kadar o sevdayı taşıdı durdu. Kelimenin tam anlamı ile "çocuk gibi"ydi.

Artık Annem, babam, Ahmet abi ile birlikte sen de her Perşembe hediye Kur'an okumalarımdasın Nihat abi