Şeytanın bacaklarını kıra kıra!

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Başakşehir deplasmanı Fenerbahçe için üç gün önce Kadıköy'de berabere kaldığı Samsunspor kabusunun devamıydı resmen.
Özeti iki kelimeydi; "kaçan goller"!
İyi oynuyorsun, istatistik rekorları kırıyorsun, her şeyi yapıyorsun; gol atamıyorsun. Rakibin ikinci yarı on kişi kalıyor, ailece rakip kaleye yükleniyorsun; yine gol yok. Girmiyor bir türlü. Karşında etten duvar. Kaleci Volkan'ın elleri sanki araba kadar!
Sanki büyü var!
Doksanda penaltı olmasa "üstün oyunlu-tek puanlı" ikinci travmayla derin bunalıma girip şampiyonluk yarışından kopacak neredeyse Fenerbahçe.
Maça gelince Geciken golden ağzı yanmış Fenerbahçe, Başakşehir karşısında düdükle birlikte çığ gibi indi rakip kaleye. Bir daha da Başakşehir yarı sahasından ayrılmadı.
Sadece ilk 45 dakikada yedi tane net pozisyonu vardı Fenerbahçe'nin. Ya az farkla dışarı çıktı, ya kaleci Volkan çeldi, ya da Başakşehir'in yıldızlaşan stoperi Ousseynou Ba engel oldu.
Fenerbahçe'nin son haftaların başarılı takımı Başakşehir karşısında bu bariz üstünlüğü, baskılıtempoluiştahlı oyunu, aynı zamanda Başakşehir'i başarılı kılan beklerin merkeze katkısına da engel oldu. Bir de Çağdaş Hoca'nın ağır baskı yapan Fenerbahçe karşısında Başakşehir'in oyuna geriden başlamasındaki inadı vardı tabi.
Figueiredo ikinci sarıdan kırmızı kartla oyun dışı kalınca Başakşehir ikinci yarıya 10 kişi başladı ve maç tam anlamıyla tek kale hale geldi.
Yani, Samsunspor maçıyla birlikte son üç 45 dakika boyunca oyunda değil "bitiricilikte" sıkıntı çeken Fenerbahçe'nin dokuzlu savunma karşısındaki ikinci sınavıydı bu.