'Lider Bahçe'!..

Avrupa maçları bir tür milli maç gibidir ve maddi manevi kazançları, bırakın milletimizi, futbolumuzu, taraftarı; ezeli rakiplerle bile paylaşılır. O yüzden "Lider Bahçe" lakabını hak etmiş Fenerbahçe'nin Avrupa Ligi son 16'sına kalıp çeyrek finalle arasında tek basamak bırakması herkese kutlu olsun! Zaten Başakşehir, Sivasspor hatta Konferansa galibiyetle giden Trabzonspor maçlarıyla havaya girmiş, Fenerbahçe'nin Polonya'da liderliğe koyacağı son noktaya inanmış ve hazırlanmıştık. Maç başladı, yanılmadığımızı anladık Aslında kazanmayı çok istiyordu Dinamo Kiev En çok isteyen de savunma uzmanı olmasına karşın oyunu Fenerbahçe kalesine yakın oynatmak isteyen Lucescu'ydu. Buz gibi hoca, maçın başında Dinamo gol kaçırınca kendini tutamadı, adeta kadere yalvardı. Neden.. Lucescu'nun gözü Türkiye'de, gönlü teknik direktörü sallantıda diye düşündüğü Galatasaray'da değilse Lucescu'yu hiç tanımamışım ben. Rahmetli Özhan Canaydın zamanında Galatasaray'dan ağlayarak giden Lucescu haklı Çünkü Jorge Jesus'a karşı şampiyonluk amacı taşıyan takımlara "usta hoca" montajı Beşiktaş ile başladı ve durması için bir sebep yok. İstemekle olmuyor bu işler İlk devre Fenerbahçe'de bir Arda faktörü vardı. Lucescu'nun tersine hücum uzmanı Jesus sert ve temaslı geçmesi muhtemel maça hiç çekinmeden Arda'yı sürmüştü. Sebebi kısa sürede anlaşıldı. Her alanda basmaya çalışan Dinamo Kiev'e karşı orta sahayı pek önemsemeyen Fenerbahçe'de anahtar pasları atacak adam genç Arda'ydı. Attı da Hatta pasla yetinmedi, kendisi skoru değiştirdi. 23. dakikada rakip ceza alanına dolduran Crespo ve ceza alanını karıştıran Valencia Dinamo Kievli savunma ile kaleciyi birbirine sokunca, seken topu 25 metreden soğuk kanlılıkla boş kaleye yollayan da Arda'ydı 452'de Arao'nun muhteşem kafa vuruşu ile gelen ikinci golde korneri adrese teslim eden de Tuhaf bir tekniği var Arda'nın. Takıma katkısının altını çizen bir teknik. Bir başka arkadaşı çok daha yararlı işler yapsa bile Arda'nın pasıgolü sanki ağır çekim gibi seyredenin aklına kazınıyor. Biz