Ercan Güven

Milliyet

Yıldızınız parlasın!..

Hani işleri yolunda giden, tuttuğu altın olanlara "yıldızı parladı" denir ya Pazar günü Kadıköy'de oynanacak ve muhtemelen Süper Lig'in eskizini ortaya koyacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde tam tersi! Önce "yıldızları parlayacak" Fenerbahçe veya Galatasaray'ın ki, işleri yoluna girsin Altın değerinde ve altı puana eşdeğer ganimetle yoluna devam

Perşembe'nin gelişi!..

Antalya'da limonata gibi bir Akdeniz akşamıydı ama futbol havada değil sahada oynanıyordu. Sanki çamurun üstü yeşile boyanmış gibiydi Antalya sahası ve Fenerbahçe üç pastan fazlasına ulaşmakta zorlandı. Adı "süper" olan lige oynadıkça ağırlaşan saha yazıktı, günahtı, abesti. Zaten deşifre olmuş ve Trabzonspor tarafından çözümü ortaya konmuş Fenerba

En büyük futbolcu

Nefes aldığı sürece, insanoğlu ile en güzel "alışveriş" ilişkisi kuran insanlardan biriydi Pele. Sadece "alışgidiş" yapmadı yani. Tanrı'nın verdiği yetenekle bu gezegendeki türümüze en güzel en estetik süreçleri yaşatmış, yüreğindeki insan sevgisi ile aldıklarını paylaşmış, saygın oynamış, saygın yaşamış, kendi kuşağı yavaş yavaş tükense de abide o

Kart yok huzur var

Kadıköy'de kırmızı kart yok, heyecan, keyif ve dört gollü pembe bir tablo vardı. Liderliğe dönüş bile başlı başına olaydı! Aslında altı haftadır yenilgi almayan Volkan Demirel'in Hatayspor'u karşısında maça hiç de iyi başlamadı Fenerbahçe Art arda iki mağlubiyetin, son üç maçta üç kırmızı kart görüp ancak iki gol atabilmenin ağırlığı vardı sanki. A

Jesus'a yazar!..

Brezilya milli takım teknik direktörlüğünün boş koltuğu Jorge Jesus'un dikkatini mi dağıttı, konsantrasyonunu mu bozdu bilinmez; Trabzon'da Crespo'yu göz göre göre iki sarı kartla kaybeden ve son kırk dakikayı 10 kişi oynayan Fenerbahçe Dünya Kupası arasına girdiği gibi döndü: Yenilerek!.. Trabzonspor gibi güçlü bir takımı şampiyonluk potasına soku

Ya ev sahibi İskoçya olsaydı..

Sadece Arjantililere Fransızlara değil, futbola mahalle maçındaki çocukların kaçan topunu geri şutlayacak kadar dokunmuş ve pazar günü televizyonun başına oturmuş her dünyalıya, nefesini sünger toplayıcısı gibi ciğer patlatmacasına tutturan bir finalle sona erdi Dünya Şampiyonası. Katar, yeni bir oyun empoze etmedi, yeni yıldızlar üretmedi, Fas dı

Ronaldo'ya acıyın, Messi'ye kızın!..

Yaşadığımız gezegenin yeşil sahalarından henüz ayağını kesmemiş ve futbol piramitinin en tepesinde iki adam varsa, biri Ronaldo diğeri Messi. Bizden Ronaldo'ya "acımamız", Messi'ye "kızmamız" isteniyor şimdi. Doğaldır Futbol epey zamandır popüler kültüre zimmetli bir "maldır"! Sansasyon beklentilerini karşılamak için tekrar tekrar yazılan, eğilip b

Jesus-Buruk farkı

Galatasaray, Dünya Kupası arasına girerken lider olmasa bile ucundan yakaladığı psikolojik üstünlüğü, Dostluk Turnuvası'nda cömertçe harcamış ve hovardalığı sürdürecek gibiyse, sebebi takımdaki eksikler kadar Okan Buruk'tur. Tamam Oliveira, Mertens, Torreira yokluğunda takımın sinir sistemi narkoz etkisindeydi ama Baran, Berkan ve Mata üçlüsü de yo

Dehşet tribünde değil algımızda!..

Yine ve ne yazık ki, dehşete düşmemizin sebebi İzmir derbisini "organize suç mahalline çeviren motivasyonun" futbol olduğunu sanmamızdır. Hep böyle döşedik cehenneme giden yolun taşlarını! "Bu güzel oyun nasıl cinayet girişimlerine sebep olabilir" romantizmi ve saflığıdır bizi bu hallere düşüren Bizde bu ense varken daha çok tokat yeriz tribünden.H

Midesi guruldayan tribün!

Manchester United'ı 12 yıl önce bıraktığı gibi bulacağını sanan Ronaldo'nun sahada değil ekranda patlaması, Süper Ligimizin ilk kadın başkanı Berna Gözbaşı'nın Kayserispor'dan önce "batma noktasına" gelip, pes etmesi ve Dünya Kupası düzenleyen Katar'ın on dolar yevmiye ile "taraftar" istihdam etmesi arasında kesişen bir nokta var mı Hem de nasıl...