Tebrikler Galatasaray

Öyle bir maç ki, yorumu, kritiği yok. Skor tabelasına sabitlenmiş bakışlar, orada 'Şampiyon' yazacak skoru bekliyor. Onun dışında sahadaki oyunun ne olduğu, nasıl olduğu, hangi sistemle oynandığı kimin umurunda. Bu şartlarda sahaya çıkan G.Saraylı oyuncuların bedeni sahada, aklı Kadıköy'de. Sadece futbolcular mı, tribünlerin, ekranları başındaki taraftarların da duygu ve davranış biçimi aynı frekansta. Keza Fenerbahçeliler için de aynı durum geçerli. Bu duygular içinde başlayan maçta Fenerbahçe henüz ikinci dakikada öne geçince, Galatasaray sinyali aldı. Onların da golü gecikmedi. Sonrasında şampiyonluk adayına yakışmayacak bir disiplinsizlik, bir dağınıklık gördük Galatasaray'da. Ankaragücü'nün risk alması anlaşılabilir bir şeydi ama Galatasaray'ın bu kadar riskli futbol oynamasını doğrusu yadırgadım. Öyle ki bir ara 'Rus Ruleti'ne dönen oyunda kurşunun kimin elinde patlayacağı doğrusu en heyecan verici sahneydi. Muslera'nın bütün tecrübesine, yeteneğine ve direncine rağmen Ankaragücü beraberlik golünü buldu, ortalık da biraz sakinleşti. Galatasaray beraberlik golünü yedikten sonra daha aklı selim hücum etmeye başladı. Nitekim ikinci gol de Icardi ile gecikmedi. Kerem'in ortası ve Arjantinli'nin kafası. Biz bu senaryoyu bu sezon defalarca izledik. Icardi gerçekten özel bir golcü. Galatasaray'a gelmesi tam bir piyango. Sağıyla, soluyla, kafasıyla... Hiç fark etmiyor. Yeter ki ceza sahasında topla onu buluştur. Galatasaray'ın oyun sistemine ve hücum anlayışına da çok uyuyor. Mali şartları nedir bilmiyorum ama Galatasaray