Sınıfı Takdir'le geçtik
İlk maçta, 3-1'lik skora rağmen zorlanmıştık. Macarlar, hiç de yabana atılacak bir rakip olmadığını göstermişti. Özellikle ön alan baskısındaki sertlikleri yıldırıcıydı. Bunu kendi sahalarında daha sert uygulayacaklarını biliyorduk.
Ama Bizim Çocuklar da dün gözünü budaktan sakınmadı. Kuşkusuz, kora kor mücadelede futbol dışına çıkan anlar da oldu ama Alman hakem Zwayer, böyle zamanlarda kötü niyetlilere dişini göstererek kontrolü sağladı. Ayağa top yaparak oyunu kontrol etme ve hücuma çıkma konusunda ilk dakikalarda çok başarılı değildik.
Ama çıktığımız zamanlarda tehlikeli olabileceğimizi gösteren bir savunma anlayışı vardı Macarların. En azından ilk yarıda bir gol atıp soyunma odasına önde gitmek istiyorlardı. Bu yüzden dakikalar ilerledikçe daha çok risk almaya başladılar.
Biz de bu zaaflarından iyi yararlandık. Ava giderken avladık. İsmail'in kazandırdığı penaltıda, Hakan'ın harika vuruşuyla öne geçince Macarların direnci kırıldı. Karamsarlığa ve umutsuzluğa kapıldılar. Onların bu zihinsel dağınıklığından yararlanıp ikinci golü de bulduk.
Bu gol, aynı zamanda 'fişi çekme' tabirinin karşılığıydı. Macarların ikinci yarıda en azından bir beraberlik alıp taraftarının önünde yenilmemek dışında bir motivasyonu kalmamıştı. Ancak o da işe yaramadı. Montella'yı zaman zaman ben de eleştirdim. Forvetsiz sistemin işlemediği maçlar oldu.
Ama dün bir kez daha gördük ki gol atmak için ille de forvet olmasına gerek yok. Doğru oyunla ceza sahasında doğru isimleri buluşturduğunda, fırsatlar da goller de geliyor. Burada özel olarak bahsedeceğim bazı isimler var. Bunlardan biri Samet. Avrupa Şampiyonası'nda milli ruhu diri tutan adamlardan biriydi.
Zaman zaman ölümcül hatalar yaptı ama özgüveninden hiçbir şey kaybetmedi. Bu kadar ağır eleştiri ve protestolara rağmen ayakta kalıp işini en iyi şekilde yapmaya çalışması alkışlanacak bir durum.