Okan Buruk'a yazar
Öncelikle takımlarımızın Avrupa maçlarını şifresiz olarak yayınlayan TRT'ye teşekkür ederim. Futbolun gençlerin önceliği olmaktan çıkmaya başladığı bir dönemde, şifreli kanallardan maç yayınının uzun vadede ciddi derece kulüplerin aleyhine olacağını düşünüyorum.
Şifresiz kanal yayını kuşkusuz futbolun kitlesel gücünün korunması açısından önemli. Galatasaray'ın maça rakibi baskı altına alarak başlamasını bekliyorduk. Ama gördük ki rakibi değil, kendilerini baskı altına almışlar. Gereksiz bir stres, telaş, acele ve panik havası.
Buna karşılık ne yaptığını bilen, ayağa paslarla çıkan ve her çıktığında yüreğimizi ağzımıza getiren bir Young Boys izledik uzun süre. Galatasaray ancak ilk yarım saatten sonra biraz aklı başında işler yapmaya, kanatları ve göbeği doğru kullanmaya başladı.
Sağ bekte sürekli ileriye çıkan ve yerini kaybeden Barış Alper'in bölgesinden sürekli sızmalar oldu. Neyse ki Nelsson günündeydi, bir sarı kart almasına rağmen ilk yarı hatasız oynadı. İlk maçta iki hatalı gol yiyen Muslera da dün ilk yarının başarılı isimlerindendi.
Ziyech gibi bir tecrübenin ilk yarı sıfır katkısı, Kerem'in dağınık görüntüsü, her işi yapmaya çalışıp, hiçbir iş yapamaması, Icardi'nin ceza sahasında topla buluşturulamaması ilk yarı göze batan en büyük eksiklerdi.
Batshuayi sürekli gezerek ekmeğini taştan çıkartmaya çalışsa da o da Galatasaray'ın soyunma odasına önde gidecek fırsatları da golü de bulamadı. Koskoca ilk yarıda yüzde 60 topla oynayan Galatasaray'ın tek isabetli şut atmasına karşılık rakibin 5 isabetli şutu bu tabloyu özetliyordu.