Moral bozmak yok

Kayseri'de dolu tribünler önünde, coşkunun doruğa çıktığı, akın akın saldıran bir Türkiye hayali kurabilir insanlar.

Ancak Montella farklı düşünüyor. Belli ki kağıt kalemi eline alıp, sağlam bir hesap kitap yapmış.

Zira 'Kazanamıyorsan, kaybetme' diyeceğimiz cinsten bir maç. Çünkü biz son karşılaşmayı grubun sonuncusu Karadağ'la deplasmanda oynarken, rakibimiz Galler, İzlanda'yı konuk edecek.

Yani son haftaya puan farkını koruyarak girmek de değerli. O yüzden risk almadan akıllı oynayıp, bir de gol bulursan harika olur düşüncesi hakim iki takımda da.

Hal böyle olunca sanki bir futbol maçı değil de satranç oyunu izler gibi ilk 45 dakikada pür dikkat maça odaklandık. Rakibin hata yapmasını kollayan, oyun kurarken belki 3 hamle sonrasında ne yapacağını planlayan hocaların taktik savaşına, fizik gücünü de koyduğu zor bir ilk 45 dakika oldu.

İlk yarıda 3'ü isabetli 12 şut atan Milli Takımımız'a karşı Galler'in sadece 1 isabetli şutu görünüyordu istatistiklerde.

Ama bu bir şut da az kalsın rakibimizi öne geçiriyordu. Zira kalecimizi de geçen top yan direkten geri geldi. Pozisyon öncesi oyuncularımızın amatörce hareketi üzerinde Montella'nın durması lazım.

Ama Montella'dan önce bu çocuklara bunu alt yapıdan beri anlatan olmamış mı. Topun çizgiyi geçip geçmediğine karar veren hakemdir. Hakemin düdüğü çalmadıkça mücadeleyi bırakmayacaksın.

Ama bizimkilerin tavrı komik gerçekten. Biri elini kaldırıp, "Hoca çıktı" diye bağırınca diğerleri de maçı bırakıp pozisyonu gorseler de görseler de aynı tepkiyi vermeye başlıyor. Haliyle atı alan da Üsküdar'ı geçmek üzereydi.