Kavgada var kupada yok
Kadıköy'deki maç iki takım için de önemli ama Fenerbahçe için ekstra önemli.
Zira bu sezon rakibini hiç yenemeyen Fenerbahçe, bu kez kazanıp Beşiktaş yenilgisinin üzerine rakibine ikinci darbeyi vurabilir, 'Şampiyonluk yarışında sana pabucu bırakmam' mesajı da verebilir.
Ama maç başladığında gördük ki Okan Buruk, Beşiktaş maçından gerekli dersleri çıkarmış. O maçta Beşiktaş'a teslim ettiği orta sahayı bu kez Lemina ile tahkim etmiş, Morata'yı kesip tek forvetle çıkmış.
İlk yarı merkezi kontrol eden, rakibine basan ve bütün ikinci topları toplayan Galatasaray'a karşı Fenerbahçe, çözüm üretemedi. Mourinho da benim gibi kenarda takımının acizliğini izledi.
Galatasaray, bu yarıyı 4 farklı önde bitirebilirdi. Çağlar ve Skriniar'ın iki tane çıkardığı yüzde yüz gollük pozisyon var.
Fenerbahçe yediği iki gole rağmen şanslıydı. İlk yarının son dakikasında dakikalarca incelendikten sonra gelen golün ardından ikinci yarı için bir umut kırıntısıyla içeriye gittiler.
Mourinho birçok maçta olduğu gibi yine hakem ilk yarıyı bitirmeden içeriye girdi. Belli ki maçın başında çalışamadığı dersine çalışmak niyetindeydi. Nitekim ikinci yarıya Fenerbahçe'nin daha derli toplu başladığını gördük.
Fred ve Amrabat'ın yönettiği orta sahadan kanatlara gelen toplarda ve özellikle Kostic'in ortalarıyla Fenerbahçe etkili oldu. Galatasaray ise rakibinin risk alacağını bilerek, daha çok fırsat kovalayan taraf görüntüsündeydi.