İşte böyle çocuklar
İlk yarı sadece topla yüzde 27 oynama oranına sahip İzlanda'nın 1-1'le soyunma odasına gitmesi, 'Futbolun cilvesi' ile izah edilebilecek bir durumdu.
Maçtan önce Montella'nın tercih ettiği kadroyu ve sistemi görünce şaşırdık. Hem sürpriz oyuncular seçmiş hem de forvetsiz hücumdan vazgeçmişti.
İki kanatta İrfan Can ve Kerem'e, ortada Umut Nayır eşlik ediyordu. Hakan nispeten serbest oyuncu olarak 'Yönetmen' rolünde, Arda Güler ise 'Sürpriz kahraman' adayıydı.
İlk yarıda topa bu kadar sahip olduğumuz bir maç son zamanlarda hiç hatırlamıyorum. Tabii bunda Türkiye ile teknik anlamda baş edemeyeceğini bilen ve fizik gücüyle istediğini almaya çalışan İzlanda'nın oyun anlayışının da etkisi vardı.
Tabii orta sahada çok iyi bir yardımcı aktör olan İsmail Yüksek'in de hakkını teslim edelim. Maçın henüz 1.5 dakikası dolmadan bulduğumuz nefis gol Türkiye için maçı kolaylaştırabilirdi.
Ama İzlanda geriye düşse de açılmadı, hücumu düşünmedi, umutlarını duran toplara bağlamaktan vazgeçmedi.
Saçma sapan bir pozisyonda kazandıkları ilk yarıdaki tek kornerde de istediklerini elde ettiler. Normalde İzlanda gibi kapanan takımlara karşı biz pozisyon bulmakta hep zorlandık.
Ama dün bu bakımdan çok becerikli ancak sonuçlandırma konusunda eksiktik. Umut Nayır'ın ilk yarının uzatma bölümünde auta giden rövaşatasına vahlanarak soyunma odasına gittik.