Hocalar ve hataları

Maçtan önce bütün istatistikler Galatasaray'ı favori gösteriyordu. Ama futbol matematik değil. Kuşkusuz Galatasaray kadro olarak çok kaliteli ve değerli oyunculara sahip.

Ancak unutmayın ki bir yerde ihtiyaçtan fazla kalite varsa, sıkıntı çıkar. Onları yönetmek ve alınan kararlara rıza göstermelerini sağlamak zordur. Osimhen ve Icardi örneği böyle. Barış Alper, Sane, Sara-İlkay da...

Okan Buruk, Liverpool'u yenen 11'i bozmadı. Belki doğru karardı ama karşısındaki takım Liverpool değildi. Çünkü Beşiktaş hücum oynamaktan ziyade daha çok savunma güvenliğini ön planda tutup, kontralarla sonuca gitmeyi düşünecekti.

Yani bu kez risk alacak olan Galatasaray, fırsat kovalayacak takım Beşiktaş'tı. Sergen Yalçın kuşkusuz oyun kurgusunu daha iyi çalıştırdı. Hızlı hücumlar ve duran toplardan bulduğu pozisyonlarla soyunma odasına önde gitti.

İlk yarıda topla sadece yüzde 31 oynayan, yüzde 69 topu Galatasaray'a bırakan Beşiktaş'ın 6'da 4 isabetli şut atması, soyunma odasına önde gitmesi ve Galatasaray'ı 10 kişi bırakması başka türlü zaten bu tablonun Sergen Yalçın'ın lehine işlediğinin göstergesiydi.

Zira Galatasaray ilk yarıyı isabetli şut atamadan tamamladı. Bu şartlarda soyunma odasına giden iki takımın, nasıl döneceğini merak ettim. Bu merakım başlarken Okan Buruk'un düştüğü hataya, ikinci yarıda Sergen Yalçın'ın düşüp düşmeyeceğinden kaynaklanıyordu.

Tahmin ettiğim gibi de oldu. Galatasaray'ın 11 kişi kalması Beşiktaş'ı bozdu. Beşiktaş önde olmanın ve 11 kişi olmanın avantajını kullanamadı. Başlangıçtaki oyun anlayışıyla devam etmeye kalkıştı. Bu da eksik olmasına rağmen Galatasaray'ın oyunu yönetmesine, beraberlik golünü de erken bulmasına fırsat verdi.