Her rakip böyle olsa!
Önce "Küstük, oynamıyoruz" diyen, sonra da bu kararından vazgeçip türlü garipliklerle Ziraat Türkiye Kupası'nda yerini alan iki takımın mücadelesi.
Ortada çok da kritik yapılacak bir mücadele yok.
Ama bu mücadeleye gelene kadar yaşanan sürecin kritiği, gerçekten Fenerbahçe ve Türk futbolunun içler acısı halini ortaya koyması bakımından önemli.
Koskoca Fenerbahçe'nin bu hale nasıl geldiğinin yorumunu anlatmaya kalksam, sayfalar yetmez.
Ama bu kadar büyük bir takımın son iki yılda yaşadığı ve yaşatılmak durumunda bırakıldığı çıkmazları onaylamam da mümkün değil.
Madem ki Fenerbahçe'nin büyüklüğü kupa büyüklüğü değil, duruşu da kupa kazanamasa bile "büyük" olmalı.
Son birkaç yıldır ne yazık ki Fenerbahçe, her oyunda kaybedip salya sümük ağlayan yaramaz çocuğa dönüştü.
Eskiden Fenerbahçe ağlayan değil, ağlatandı.
Şimdi, sadece kendi maçlarında değil, rakiplerin maçlarında olan pozisyonlar için de sürekli açıklama yapan bir abes durum var.
İnanın bana, bu işlerin götürüsü, getirisinden fazla olur.
Siz böyle konuştukça oyuncular da "Bizi şampiyon yapmayacaklar" psikolojisiyle sahaya çıkıyor.
Kalenin dibinden topu kaleye vuramıyor, penaltıdan topu dışarı atıyor.
Bu kadar negatif enerji yüklenen oyuncuların hem rakibi hem psikolojilerini artıya çevirmek kolay olmuyor.
Bence, saha dışını saha içinden önemli hale getirmek, Fenerbahçe'nin en çok kaybettiği noktadır.