Haftanın kazananı...

Bir gün önce oynanan Galatasaray-Trabzonspor maçını izledik. ‑ki takımın da bir stratejisi, oyun planı ve disiplini vardı. Dün Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi ise Rus ruleti gibi başladı. ‑ki takımın da ne orta sahası ne savunması vardı.

Topu alan rakip kaleye kadar gidiyordu. Bu git-gellerde ilk golleri bulan Beşiktaş oldu. Beşiktaş'ın birinci golünde 4 savunma oyuncusunun arasından El Bilal Toure'nin kafasında kalecinin yapacağı bir şey yoktu.

Ama hemen sonra gelen ikinci Beşiktaş golünde de kaleci Ederson tıngır mıngır yuvarlanan topu seyretti. Beşiktaş'ın kaptanı Orkun Kökçü'nün bu dakikalarda gereksiz sertliği ve gördüğü kırmızı kart Fenerbahçe'ye ilaç gibi geldi.

Yanılmıyorsan bu sezon Orkun'un benzer pozisyonda aldığı ikinci kırmızı kart. Bir oyuncunun iştahlı, hırslı ve sert oynaması başka bir şey, rakibe sertlik yapması başka bir şey. Orkun milli bir oyuncumuz ve bu anlamda kendini olgunlaştırmalı.

Dün belki de Beşiktaş çok rahat kazanabileceği bir maçta onun yüzünden abandone oldu. Hemen akabinde pozisyona sinirlenen Sergen Yalçın'ın da kırmızı görmesi, sahadaki Beşiktaş'ı panik havasına soktu.

Beşiktaş maça 10 kişi devam etme konusunda çok acemice hatalar yaptı. Fenerbahçe'nin farkı 1'e düşüren golünün erken gelmesi de rüzgarı tersine çevirdi ve iki takım soyunma odasına eşitlikle gitti.

İlk yarıda iki takımın kalecisinin de vasat olduğunu, hakemin de Oosterwolde'ye göstermesi gereken sarıyı es geçtiğini söylemeliyim. Zaten o sarıyı gösterse tansiyon bu kadar yükselmezdi. Ama yüksek tansiyon Beşiktaş'ın aleyhine oldu.