Çok güzel oldu
Avrupa Şampiyonası'nın hâlâ tadı damağımızda. Her şeyden önce heyecan duyduğumuz ve özlediğimiz bir millî takımımız var. Uluslar Ligi çok fazla önemsenmese de biz halı saha maçında bile bu takımı izlemek ve keyfini sürmek istiyoruz. Gerçekten, bu kadar uluslararası deneyime sahip, marka isimlerle dolu bir takımımız ilk defa var.
Yaşları genç olsa da çok önemli maçlar oynadılar. Üstelik Orkun, Kerem, Hakan Çalhanoğlu, Yunus gibi oyuncular takımlarında çok formdalar. Real Madrid'de fazla süre alamayan Arda'nın da kendini göstermesi ve Ancelotti'ye, "İşte ben buyum" diyebilmesi için bu maçlar önemli bir fırsat.
Rakip kâğıt üzerinde kolay gözükse de kapanan takımlara karşı forvetsiz oyunun sıkıntısını çektiğimizi daha önce de görmüştük. Montella'nın bu konuda İzlanda maçında sahip olduğu iyi bir deneyim olmasına rağmen, dün yine ilk yarı eski anlayışını terk etmedi.
İlk yarı Karadağ kalesini yoğun baskı altında tutsak da "Bu da kaçmaz" diyebileceğimiz net pozisyonumuz yoktu. İsabetli 5 şutun tamamı, kaleci çalıştırma provası gibiydi. Oysa Karadağ'ın kaleyi tutmayan 3 şutuna rağmen daha iyi fırsatları ve beceriksizlikleri vardı. Soyunma odasına giderken en az Montella kadar biz de düşünceliydik. Sahadaki oyun forvet istiyordu ve bu konuda çözüm üretmesi gereken İtalyan hoca idi. Neler yapacağını merak ederek ikinci yarıyı beklemeye koyulduk.
İkinci yarı Montella, ilk 11'de düşünmesi gereken kadroya döndü. Zira kapanan takıma karşı Barış ve Kerem gibi hızlı oyuncularımız etkisiz kalmıştı. İrfan Can ve Kenan'ın daha çok iş yapacağını düşünüyordum ki, oyuna giren bu ikiliden Kenan'ın girmeyen şutunu İrfan Can tamamladı.