Buna da şükür
Açıkçası Galatasaray, 3-1'den Dinamo Kiev'e puan verince, umutsuzluğa kapıldım. Haftayı 1 puanla kapatırız diye endişeliydim.
Ama Beşiktaş Avrupa Ligi'nin lideri olarak Türkiye'ye gelen Bilbao'ya karşı öyle bir futbol oynadı ki hepimizin umutları tazelendi. Belli ki Fenerbahçe ve Mourinho da Beşiktaş'ın bu güzel oyunundan ilham almıştı.
Mourinho her ne kadar "Bize 2 maçta 2 puan yeter" dese de belli ki Lyon'a karşı tamamen planları galibiyet üzerine yapmıştı. Kadıköy'deki coşkulu başlangıç, ilk dakikalarda gol getirse işler kolaylaşacaktı.
Ama çok kolay harcanan pozisyonlar ve direnç kazanan Lyon, yavaş yavaş öne çıkmaya başlayınca Fenerbahçe'nin savunma zaafları da baş gösterdi. Burada Yusuf Akçiçek'e güvenip forma veren Mourinho'yu tebrik ediyorum.
Yusuf çok özgüvenli ve doğru oynadı. Futbol hata oyunu, elbette hata yapacaktır ama bu güvenli duruşundan geri adım atmamalı. Eğer böyle oynamaya devam ederse Milli Takım iyi bir oyuncu kazanacaktır.
Her fırsatta Türkiye Ligi'ni ve Türk hakemlerini gömen Mourinho'ya burada bir de eleştirim olacak. Dünkü hakemler İtalyan Simone Sozza değil de Türk olsaydı ne diyecekti kim bilir.
Eğer Mourinho'nun deyimiyle UEFA'nın hakemi 'Adil' olsaydı Lyon daha ilk yarım saatte 10 kişi kalacaktı. Szymanski'nin baldırına kramponun altıyla gaddarca vuran Kumbedi'ye sadece sarı kart göstermekle yetindi.
Bu pozisyonda VAR'ın devreye girmemesini de İtalya'da çalıştığı dönemde Mourinho'ya bir kinleri olmasına bağlıyorum. Şunu da söyleyeyim ilk yarının son dakikasında Niakhate'ye verilen kırmızı da yanlıştı.