Bu stresle olmaz

Fenerbahçe kuşkusuz bu sezonun en heyecan veren takımı. Kazansa da kaybetse de ritmi ve tansiyonu yüksek bir hücum baskısıyla oynuyor. Bir kaç istisna dışında sezonun genelinde İsmail Kartal'ın oyun anlayışı, Fenerbahçe taraftarının beklentilerine uygun.

İlk yarının 20. dakikalarında Fenerbahçe'nin kazandığı bir faul atışında oyuncular hakemle uğraşırken İsmail Kartal'ın öfkeli bir şekilde "Oynayın, oynayın!" diye bağırması bu felsefenin adeta beden diliydi. İsmail Hoca oyuncularının futbol dışı konularla zihinsel ve motivasyon olarak dağılmasını istemiyordu ve sadece kazanmaya odaklanmalarından yanaydı. Nitekim Fenerbahçe, kalite açısından yabana atılmayacak bir takım olan Başakşehir'i adeta ceza sahasına hapsetti. Dzeko ve Tadic'in iki net pozisyonda topu auta atmaları, belli ki onları da gerdi. Zira iki oyuncu da daha sonraki pozisyonlarda garantiye gideyim darken, olayı kibarlığa döktüler ve yine başarısız oldular.

İlk yarıda Başakşehir kalecisi Volkan'ın performansını da alkışlamak lazım. Gerçekten önemli pozisyonları engelledi. Fenerbahçe'de ilk kez 11'de sahaya çıkan Krunic'in bir Fred kadar etkili ve yararlı olmadığını düşünüyorum. İlk maç itibariyle bu şekilde yargılamak belki çok insafsız olacak ama yaptığı pas hataları ve yanlış pas tercihleri, ayrıca hücuma katkısı Fred kadar verimli değil. Elbette Ostrewolde'yi de övmek lazım Başakşehir karşısındaki performansından dolayı. Savunmada çabukluğuyla belki de takımının geri düşmesine neden olacak iki kritik pozisyonda kademeye girip, tehlikeyi önledi.