Milli ara zamanları, futbolseverler için çoğunlukla can sıkıcıdır. 2 hafta boyunca bir an evvel maçlar başlasın diye gün sayılır. Bu sefer durum biraz farklı, öncelikle milli takımımıza Uluslar Ligi'nde grup yükselme maçı için başarılar dileyelim. Çok formda bir milli takım havuzumuz olmasa bile, üstüne rakibin zorluğunu da katarsak, ne olursa olsun ben A Grubu'na yükseleceğimizi düşünüyorum
Haberin DevamıBu milli aranın farkı aslında geçmiş aralara göre çok değerli! Ligde son düzlüğe girilirken, son hafta oynanan maçlardan sonra, psikolojiyi doğru yönlendiren camia, belki de bir maç galibiyeti kadar avantaj sağlamış olacak. Rangers'a karşı yorucu ve yıpratıcı bir maçtan sonra Avrupa'ya veda eden Fenerbahçe, dün hem fiziken hem de mental olarak ciddi bir şekilde yorgun gözüktü ve bu da önce oyuna sonra da maç sonu gelen baskıdaki bitiricilik kalitesine yansıdı. Perşembe Pazar oynanan iki maç bütün havayı olumlu yönde değiştirebilecekken, şu an Fenerbahçe camiasına ters etki yapmış durumda. Bir yandan Galatasaray, maça kötü bir başlangıçtan sonra sanki haftaların tutukluğunu açmış gibi bir 20-25 dakikalık sekansla uzun zaman sonra çok rahat bir galibiyet aldı ve umutsuz, olumsuz havayı biraz olsun dağıttı. Fenerbahçe de puan kaybedince, hava tamamen Galatasaray'a döndü.
Haberin DevamıTam da burada bu milli ara çok farklı Çünkü hiçbir şey bitmiş değil ve bir sonraki maç sekansları çok şeye gebe. Ne Galatasaray bu iş bitti gözüyle bakmalı, ne de Fenerbahçe Galatasaray'ın önündeki 3 resmi maçı; kırılma maçı olabilecek Beşiktaş deplasmanı, Türkiye Kupası'nda oynanacak ve psikolojik açıdan 3-4 maça bedel bir Fenerbahçe deplasmanı ve son olarak BAY geçerek Samsunspor deplasmanı. Fenerbahçe'nin ise; ligde son 6 haftadır gol bile yemeyen Bodrum FK deplasmanı, benzer şekilde bir Galatasaray maçı ve rakibinin BAY geçtiği hafta evinde Trabzonspor maçı. Bu sürecin sonunda hem maçlar eşitlenecek, hem de yorucu ve yıpratıcı maçlar kısmen geride kalacak. Bu süreci iyi geçirmek isteyen camia milli arada psikolojisini iyi yönetmek zorunda. Birinin ayakları yere basmalı, biri de umudunu korumalı. Bence ikisi de zor, ikisinin de duygusal tuzaklara düşmeye müsait olduğunu düşünüyorum. İletişim burada her zaman olduğu gibi çok kritik. Açık, şeffaf ve saha odaklı iletişim bu dönem herkese lazım.
Gelelim işin saha boyutuna
Dün Fenerbahçe'nin maçı, atamadığı için kazanamadığı pratikte doğru olsa da sadece buradan okumak artık bazı şeylerin üstünü örtmek gibi geliyor. Genele baktığımızda dün psikolojik anlamda iyi gözüken bir Fenerbahçe yoktu ve açıkçası Cihan Aydın'ın, bana kalırsa baskı sebepli verdiği kırmızı kart olmasa, son dakikalardaki yaşanan yüklenmenin de olacağını düşünmüyorum. Bunlar çok doğal Rangers maçını yukarıda zaten konuştuk ancak bence çok daha fazlasını, en azından istek olarak göstermeliydi Fenerbahçe. Şimdi Galatasaray'ın Beşiktaş maçı biraz şampiyonluk maçına dönüştü Maç berabere biter ya da Beşiktaş kazanırsa her şey yeniden başlayabilir ama Galatasaray kazandığı an bu ligi kapatır.