Milli takım

Çok güzel bir başlangıç oldu. Gürcistan kesinlikle hafife alınacak bir takım değil. Hele kendi evinde! Bu skor gruptan çıkmak adına daha ilk maçtan bize büyük bir avantaj getirdi. Konya'daki maçı da İspanya'ya yenilmeden atlatabilirsek tadından yenmez. Galibiyet ise mucizevi bir başlangıç haftası anlamına gelir. Barış'ın cezası iyi olmadı. Her oyuncumuzun ekstra performans sergilemesi ve maçın her anını aynı dikkatle oynaması gerekiyor. Konya seyircisi de 90 dakika boyunca maçın içinde olmalı.Önlem alarak değil, kendi oyunumuzu oynayarak bir şansımız olabilir. Takım savunmamız çok iyi ve disiplinli olmalı fakat sadece iyi savunma yaparak İspanya'yı geçemeyiz. İşimiz zor olsa da imkansız değil. Çok potansiyelli bir takımımız var. Arkadaşlık, takımdaşlık, birliktelik bir milli takımın en önemli silahıdır. Siz bakmayın gündem yaratmak, takipçi kasmak ya da izlenip, okunmak adına türlü hikayeler uydurup, senaryo yazanlara. Yahu fotoğraflardan, görüntülerden bin tane yalan uydurdular! Milli takıma inanmamız gerek. Bulgaristan'ı normal şartlarda iki maçta da yeneriz. En kötü 4 puan çıkar. İçerideki Gürcistan maçı final olacak. Unutmamak gerek. En iyi ikincilik için en az kayıp şart. Transfer polemikleri de bitince konsantrasyonumuz daha yüksek olacaktır. Önce şu İspanya karşılaşmasını atlatalım!

NE GÜN AMA!

3 Eylül'den, 6 Eylül'e uzanan tarihi 3 gün, Türk sporu adına uzun süre hatırlanacak rüya gibi günlere sahne oldu. Basketbolda Sırbistan'ı yenmek öyle sıradan bir başarı değildir. Bogdanoviç yok ama başta Jokiç olmak üzere takımın neredeyse tamamı yıldızlardan oluşuyor. Üstelik final yolumuzu Almanya'dan da temizlemiş olduk. İsveç'i de geçip podyum yolunda ilerliyoruz. Madalyaya inanıyoruz. Sultanlar bildiğiniz gibi.. Bir, iki turnuvada eleştiri aldıkları oldu ama formunuzu sürekli zirvede tutamazsınız. Hedef Dünya Şampiyonasıydı. ABD galibiyetiyle tarihi bir eşik aşıldı. şansımızın tutmadığı Japonya'yı da devirdik. Bu zaferle tarihi yürüyüşümüzü finalle taçlandırdık. Futbol tarafı malum. Henüz voleybol ve Basketboldaki başarılar seviyesinde olmasak da 2002'den sonra yeniden Dünya Kupası'nda olmak için güzel bir şansımız var. Ülkece genel ruh halimiz pek sağlıklı olmasa da şu sonuçlar müthiş keyif verdi. Salazar'ın 3 F 'sinin yerini 3 büyük spor dalımız almış gibi...Haydi hayırlısı!

EDERSON, UĞURCAN VE TRANSFER ÇILGINLIĞI

Avrupa kadroları açıklanmadan önce öyle bir transfer çılgınlığı yaşadık ki, 30 yıllık meslek hayatımda benzerini ne gördüm, ne de duydum. Fenerbahçe'nin beklenen Kerem transferine Asensio ve Ederson'u eklemesi tam bir bomba oldu. Ederson'u elinden kaçıran Galatasaray'ın Trabzonspor'dan Uğurcan'ı koparması ise son nefeste başarılan çok önemli bir transferdi. Verilen paralar astronomik, orası kesin. Ederson'un maaşı 11 milyon euro. Evet, uluslararası çapta bir kaleci ama müthiş rakam bu! Uğurcan'ın bonservisi 33 milyon euro. Son yıllara damga vurmuş bir milli kaleci ama rakam inanılmaz! Sağ beke 31 milyon euro bonservis verilebiliyor... 20-25 milyon euro bonservis rakamları havada uçuşuyor... Bakın, iyi oyuncu olduklarını yadsımıyor, ya da bu rakamları hak etmediklerini söylemiyorum. Rakamların çıldırdığını anlatmaya çalışıyorum. Lig şampiyonunun beş milyon euro'yu zar zor alabildiği ülkede, Avrupa başarısı yakalanmazsa bu rakamların hiçbir gerçekliği yoktur! Sonraki adım kulüplerin şahıslara satılması ya da isimlerinin önüne sponsor alınması olur... Göreceğiz.