Ender Fikirler

MAYMUN TARTIŞMASI

Gördüğüm en sevimli maymun Charlie'ydi. Hafızam beni yanıltmıyorsa 2000'li yılların başında ekranlara gelen komedi dizisinin sevilen karakteriydi. Şimdilerde televizyonlarımız birbirinin benzeri dizilerle dolu olduğu için, yaşı müsait olanlar hepimizi gülümseten komedi dizilerini ve "Charlie İş başında" yı daha iyi hatırlayacaktır. Tabii bizim konumuzun Charlie ile ilgisi yok. "Maymun" gündeminde aklıma ilk olarak Charlie gelince girizgâhı böyle yapmak istedim. Jose Mourinho'nun derbiden sonra Galatasaray kulübesi ve Okan Buruk'u hedef alarak, "Maymun gibi zıplıyorlardı" ifadesini kullanması doğal olarak gündeme oturdu. Peki, Mourinho bu ifadeyi ırkçılık yapmak amacıyla mı kullandı Peşinen söylemek gerek. Irkçılık son derece tehlikeli bir insanlık suçudur. Eylem değil, söz de olsa kabul edilemez! Ama Mourinho'nun sözlerinde ırkçılık aramak "abartılı bir saptırma" olur. Portekizli, hakarete varan bu söylemle kastını aşmıştır. Hiç hoş bir söz olmadı. Ama burada ırkçılık falan yok. Herkes gibi teknik adamlar da maçlardan sonra yüksek adrenalin ile frene basmadan konuşabiliyor. Bu kadar deneyimli insanların aynı hataya düşmesi garip o ayrı. Okan Hoca'da, "Mourinho ağlamasıyla meşhur. Crying One diyerek iki yanlış bir doğru etmez sözünün sağlamasını yapmış olmadı mı

VINCIC VE YABANCI HAKEMLER

Elli beş yıl sonra ülkemizde maç yöneten ilk yabancı hakem, Sloven Slavko Vincic derbiden geçer not aldı Benim değil, bütün hakem hocalarının ortak kanaati bu. Zaten Şampiyonlar ligi finali yönetmiş, kariyerinin zirvesindeki bir hakemin farklı bir performans göstermesi de sürpriz olurdu. "UEFA Başkanı'ndan torpili var, Mariborlu, talimatlı geldi" vb. saçmalıklara girmiyorum bile. Vincic geldi, işini yaptı, On bin Euro'sunu aldı ve gitti. Ama asıl sorun şimdi başlıyor. Önce Beşiktaş, ardından Trabzonspor ve son olarak Samsunspor önemli maçları için Vincic ya da elit bir yabancı hakem istediler. İstemekte de gayet haklılar. Çünkü örnek oluştu. İçtihat var. Yeni istekler de gelecektir. Artık şampiyonluk yarışı, ligde kalma mücadelesi, Avrupa yarışı ve Kupa finali gibi kritik maçlara kariyerli yabancı hakem gelmezse herkes istediğini konuşma hakkına sahip olur. TFF'nin açtığı yolun en büyük maliyeti bu oldu. Bu yolu açan da yıllardır yaşadığımız sorunları göz ardı eden Federasyonlar ve Hakem Kurulları'dır. Yalnız özneyi kaçırmayalım! Yabancı hakem, Türk hakemlerine yönelik güvensizlikten dolayı geldi ama Vincic'in performansı bilgi ve uygulama olarak yerli hakemlerimizin çok geride kaldıklarını da gösterdi. Taşıma suyla değirmen nereye kadar dönecek

ŞAMPİYONLUK ORANLARI

Derbi bitti, toz duman yavaş yavaş dağılıyor. Ancak bunca polemiğin ortasında önemli bir gerçeği görmezden gelmeyelim. Fenerbahçe, kazanması gereken bir maçı kazanamadı. Galatasaray geçmiş maçlarına göre kısır bir oyun sergilemiş olsa da sonuçta istediğini alan taraf oldu. Hem altı puanlık farkı, hem de ikili averajı korudu. Evet, Fenerbahçe'nin önemli bir fikstür avantajı var. Örneğin, Galatasaray önümüzdeki beş maçın, dördünü rakip sahada oynayacak. Kalan bölümde Beşiktaş, Trabzonspor, Samsunspor ve Göztepe gibi önemli maçları hep deplasmanda. Ama Sarı-Kırmızılı takımın üç maçlık bir avantajı olduğunu da unutmayalım. Bana göre şampiyonluk yarışı 70"e, 30 Galatasaray lehinedir. Bu saatten sonra Fenerbahçe şampiyon olmayı başarırsa, kendi gücü kadar Galatasaray'ın da "ikramı" olur!