O sistem çöktü!

Anne ve babaların en büyük hayali, çocuklarının iyi bir üniversiteden mezun olmasıdır. Bu hayal, yıllar boyunca "iyi bir eğitim = iyi bir gelecek" denklemine dayandı. Ancak artık bu denklem her geçen gün daha fazla sorgulanıyor. Özellikle Batı'da yaşanan gelişmeler, bu sistemin çöküşünü açıkça gözler önüne seriyor. 1970'li yıllarda Davos'ta yapılan toplantılarda alınan bir karar, bugün gelinen noktanın habercisiydi: Üniversite mezunlarının borçlandırılması.

Bu politika, eğitim sistemini bir yatırım aracına dönüştürdü; öğrenciler artık bilgiye değil, borca koşullandı. Bugün ABD'de üniversite mezunu gençlerin devlete olan borcu 2 trilyon dolara yaklaştı. Üstelik bu mezunların yüzde 62'si borçlarını ödeyemiyor. Daha mezun olmadan hayata 74 bin dolarlık bir yükle başlıyorlar.

İngiltere'de durum çok farklı değil. Resmi rakamlar öğrenci borçlarını 200 milyar sterlin olarak gösterse de bağımsız araştırmalar bu rakamın 1 trilyon sterline dayandığını söylüyor. İngiliz gençler de ortalama 80 bin sterlinlik bir borçla iş hayatına adım atıyor. Yani üniversite diploması, artık sadece bir belge değil; aynı zamanda bir borç belgesi haline geldi. Eğitimin bu denli ticarileşmesi, yalnızca bireyleri değil, toplumları da ekonomik olarak baskı altına alıyor. Üstelik bu borç yükü, gençlerin kariyerlerini, hayallerini ve yaşam tercihlerini sınırlıyor. Bir zamanlar toplumsal kalkınmanın anahtarı olan üniversite eğitimi, bugün bireysel çöküşün sebebi olmaya başladı. Uluslararası araştırmalar gösteriyor ki; bu sistem sürdürülebilir değil. Borçla okuyan, borçla mezun olan ve borçla yaşamaya çalışan bir gençlik var karşımızda. Ve artık bu model iflas etti. Kısacası, "o sistem çöktü".


ÇILGIN TÜNEL PROJESİ


Rusya ile ABD'yi Bering Boğazı'nın altından birleştirecek devasa bir "Putin–Trump Tüneli" gündem oldu. Sibirya ile Alaska'yı 112 kilometrelik bir deniz altı hattıyla birbirine bağlayacak bu proje, sadece iki kıtayı değil, iki süper gücü de yeni bir enerji ve ticaret koridoruyla yakınlaştırmayı amaçlıyor. Bu tünelin gerçekleşirse sadece ticaret alanında değil, jeopolitik dengelerde de kırılma yaşanabilir. Projenin merkezinde ise bir çılgın yer alıyor: Elon Musk.


NBA VE EPSTEIN!


New York'un prestijli gençlik basketbol programı Riverside Hawks, son dönemde ortaya çıkan korkunç iddialarla spor dünyasını sarsıyor. Programın kurucusu Ernie Lorch, yıllardır süregelen çocuk istismarı ve küçük yaşta kızları ünlülerle buluşturma suçlamalarıyla karşı karşıya. Üstelik açılan 26 dava, bu skandalın ne denli derin ve yaygın olduğunu gösteriyor. Lorch, Nike ve Adidas gibi dev markalarla olan bağlantılarının yanı sıra, Elton Brand, Metta World Peace ve Lamar Odom gibi 60'dan fazla basketbolcuyu NBA'ye taşıyan önemli bir figürdü.


Ancak 2022'de hayatını kaybetmesi, üzerine kapanacak bir sır perdesi değil; aksine gerçeklerin ortaya çıkmasının başlangıcı oldu. Epstein skandalını hatırlatan bu davalar, sporun temiz yüzüne büyük bir gölge düşürdü. İlk duruşmanın Ocak 2026'da yapılması planlanıyor. Bu süreç, sadece bir bireyin değil, genç sporcuların güvenliği ve haklarının korunması için bir dönüm noktası olacak. Riverside Hawks skandalı, sporun arka planındaki karanlık gerçekleri gözler önüne seriyor. Başarı ve şöhretin peşinde koşarken, gençlerin hayatlarının nasıl tehlikeye atıldığına dair bu vahim tablo, bir kez daha toplumun dikkatini çekmeli. Sporun birleştirici gücü, asla istismar ve yozlaşma ile gölgelenecek bir kavram olmamalı.