Âb-ı Hayat

Hakikati görebilen bir göz, tefekkür edebilen bir akıl için halk edilen cümle varlıkta Allah'ın varlığına sayısız deliller vardır.

O, merhametlilerin en merhametlisi öyle bir Zât ki, insanlar umutsuzluğa düştüklerinde, her bir katresinde binlerce rahmet, hikmet ve sayısız faydalar barındıran, âb-ı hayat olan yağmuru meleklerin elleriyle usulca indiren, rahmetini her tarafa yayan, dost, yardımcı ve hamde lâyık olandır.

Süleyman Peygamber'e (as) rüzgârları musahhar ettiği gibi tonlarca su taşıyan bulutları aynı rüzgâra bindirir, hikmetli bir şekilde muhtaç olanların yardımına gönderir.

Basit, cansız ve şuursuz maddelerden terkip ettiği yağmuru muhtelif şekillerde, muhtelif yer ve zamanlarda vazifelendirir.

Gök gürültüsü ve şimşekle yağmurun müjdesini ilân eder, bulutlara işaret verir, toprağın altında uyuyan tohuma tıpkı İsrafil'in (as) sûra üflemesi gibi "Uyan" emrini verir.

Her bir varlık, okuyabilen akıl sahipleri için Hâlık'ını tanıttıran bir mektuptur. "Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir Zâtın hârika işlerine bak!

Sen başıboş olmadığın gibi bu hâdiseler de başıboş olamazlar. Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar. Bir Müdebbir-i Hakîm tarafından istihdam olunuyorlar."(Asâ-yı Mûsa, Risale-i Nur) O yağmur ki, hayatın müdavemeti için elzemdir, âb-ı hayattır.

Rahmeti her şeyi kaplayan Allah, yağmurla rahmetini yeryüzüne yayıp hayatlandırdığı gibi isterse onu çekip alır. Yağmur ne kadar rahmet ise yağmurun kesilmesi de büyük bir musibettir. Hayatı cehenneme çevirir.

İnsanın başına gelen musibetler kendi ellerindendir. Şükürle mukabele edilmeyen nimet elden gidecektir. Şükürsüzlükle birlikte insanın Rabb'ine isyanı, işlediği zulümler rahmetin kesilmesine sebeptir.

Öyle ki, deniz dibindeki balıklar bu kadar isyandan etkileniyor, ekseriyetle beğenmediğimiz sinekler dahi insanın şükürsüzlüğünden şekva ediyorlar.

Hz.Musa (as) sineklerden şikâyet ederek Rabb'ine soruyor: "Yâ Rab, bu muacciz mahlûkları ne için bu kadar çoğaltmışsın" deyince, ilhâmen cevap gelmiş ki: "Sen bir defa sineklere itiraz ettin. Bu sinekler çok defa sual ediyorlar ki: 'Yâ Rab, bu koca kafalı beşer Seni yalnız bir lisân ile zikrediyor. Bazı da gaflet ediyor. Eğer yalnız kafasından bizleri halk etseydin, binler lisân ile Sana zikredecek bizim gibi mahlûklar olurlardı." (Lâtif Nükteler, Risale-i Nur), diyerek ibret alan insan için güzel bir şükür dersi veriyorlar.