Yeni baş belamız Suriye
Sevgili okurlarım, şimdi yeni bir sürece girmek üzereyiz. Belki haberimiz olmadan girdik bile...
Evet, başımıza yeni bir bela açıldı.
Türk Milleti açılan bu Suriye belasından henüz habersiz.
Ya da öyle zannediyoruz.
Elimizdeki parasal kaynakların önemli bir bölümünün yakın bir gelecekte Suriye'ye hortumlanma süreci başlamak üzere.
Daha da Türkçesini söyleyeyim...
Suriye boşluğu yakaladı, bizi vantuz gibi emecek...
Ve biz bunun farkında bile olmayacağız!
Biliyorsunuz, Türkiye'de yeni bir süreç başlatıldı...
Her şeyin gizli kapaklı olması, gerçeklerin milletimizden saklanması.
Bütün para kaynakları ellerinde...
Ve Suriye'ye hortumlama başladı bile.
Gerekçeleri şöyle:
Efendim Suriye artık özgürlüğüne kavuşmuş ve bu yeni devirde onlara yardım etmek gerekiyormuş!
Suriye, neresinden bakarsanız bakın bitik durumda.
Ordusu dahil devletin bütün kurumları çökük. Başka bir deyişle ortalıkta devlet diye bir kavram kalmamış.
Üretim yok, yatırım sıfır, herkes işsiz.
Hatta oturacak doğru dürüst konut bile yok.
İşte bu ortamda yeni gelenler Esad isimli diktatörü devirip yönetime el koydular.
Peki onların temelinde ne var
Şeriatçılık!
Ne oldu ne bitti, iki gün içerisinde darbe yapıp yönetimi ele geçirdiler.
Başlarında Ahmet Şara isimli ne idüğü belirsiz biri.
Ancak bu yönetimin 'İslamcılık' ilkesi bizimkilerin işine yarıyordu!
Dostluk çubuğunu hemen yaktılar...
Ve işe bir sürü palavra ile başladılar.
TRT başta olmak üzere bizim iktidar yalakası medya hemen işe girişti...
Esad yönetimi döneminde Şam da binlerce kişinin tutulduğu Sednaya isimli bir hapishane varmış ve orada yüzlerce tutuklu işkence yapılarak öldürülmüş!
Bu haber darbeden hemen sonra bizim yandaş medyada da doğal olarak haftalarca yer buldu.
TRT ve öteki yandaşlar bu konuda günlerce yayın yaptılar.
Bu işin üzerine balıklama atlayan bizim medya bir aya yakın bir süre hep bu konuyu işledi.
Tayyipgiller hükümeti işin üzerine öylesine gitti ki, AFAD ekiplerini bile Şam'a gönderdi.