Sıra geldi Apo'nun tahliyesine!
Sevgili okurlarım Cumhuriyet'in 100. yılını doldurduk ama memleketteki karmaşa ve kargaşa olanca hızıyla sürüp gidiyor.
Aslında neler olduğunu ve bu olanlardan kimin, kimlerin sorumlu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Bunca yıllık dönemde memleketin düzenini kurmakta aciz kalan bir iktidarla yüz yüzeyiz.
Ellerindeki en büyük silah ya da en büyük güç, toplumu korkutmak ve kitleleri bu yolla sindirip baskı altına almak.
Tek adam rejiminin sonucu bunlar...
O ne derse o oluyor, ne isterse o yapılıyor.
Partisinin büyük kongresi birkaç gün önce Ankara'da yapıldı, bir tek 'çatlak ses' çıkmadı.
Bırakın çatlak sesi bir yana, 1500'ye yakın delegeden ya da partiliden biri bile fikirlerini, görüşlerini, eleştirilerini gündeme getiremedi!
Sadece o tek adam çıktı kürsüye, önceden hazırlanmış nutkunu okudu ve işi böylece, kolayca bitirmiş oldu!..
Şimdi sıra geldi Apo'ya...
Bunu söylerken mümkün olduğunca açık olmak gerekiyor.
Hazır olun ve şaşırmayın!
Başka bir deyişle sıra şimdi Apo'nun tahliye edilmesine geldi.
Ancak bunu el çabukluğu marifet yöntemiyle yapmak kolay değil. Böyle bir tahliyenin birtakım kuralları var.
Unutmayalım, burada söz konusu olan şahıs bir terörist.
Hatta teröristlerin bir numarası.
Bize 1980'li yıllardan beri kan kusturdu, anamızı ağlattı.
Peki bu iş nasıl yapılacak
Her şey kitabına uydurulacak.
Kanun gerekiyorsa Meclis'teki AKP-MHP çoğunluğunun oylarıyla kanun çıkarılacak.
Meclis'te birkaç ay önce olanları henüz unutmadık.
Devlet Bahçeli'nin önerisi kulaklarımızı halen çınlatıyor:
"Apo gelsin Meclis'e, burada DEM Parti'nin grup toplantısında kürsüden konuşsun, silahların gömüleceğini, örgütün feshedildiğini söylesin ve terörün bittiğini açıklasın."
Hayırdır inşallah, hepimiz nasıl da şaşırmıştık.
Demek ki Türkiye Cumhuriyeti olarak bundan sonra kaderimiz, İmralı'da cezasını çekmekte olan o şahsın ağzından çıkacak birkaç cümleye bağlıydı!
Ne gariptir, Apo'dan bunları isteyen siyasetçi "Türk milliyetçisi" biriydi!.. Hatta Türkiye'deki en önde gelen milliyetçilerin başını çekiyordu...
Ve İmralı'ya birbiri ardına DEM heyetleri gönderildi.
Pazarlık ve malûm şahsı ikna etme süreci başlamıştı.
İmralı cezaevinde zaten el bebek gül bebek, büyük özenle bakılıyor, bir dediği iki edilmiyordu.
Ama onun da doğal olarak bazı istekleri vardı ve pazarlık aşamasında onları dile getirdi.
Her şeyden önce anayasa değişecekti.
Şimdi yine dikkatinizi çekmek isterim...
Recep Tayyip ve partisi bu süreçte rol kapmaktan hep uzak durdu.
Her konuda saatlerce konuşan Recep Tayyip