Kurtar bizi Apo!

Sevgili okurlarım, adına Apo denilen vatandaş tam 25 yıldan bu yana İmralı adasındaki özel cezaevinde istirahat ediyor!

1999 yılında yakalanıp getirilmişti.

Binlerce insanımızın katili idi.

Bunları ne çabuk unutuyoruz.

Özel uçakla gözleri bağlı olarak Türkiye'ye getirilirken adeta yalakalık yapmaya başlamıştı:

"Ben devletime hizmet etmeye hazırım!"

Yargılaması yapıldı ve önce idama mahkum edildi.

Tam da bu aşamada Meclis'ten çıkan bir kanun doğrultusunda idam cezası kaldırıldı ve Apo otomatik olarak müebbet hapse mahkûm edildi.

Beş gün süren duruşmaların birinde ben de vardım.

Yine ricacı oluyordu.

O zaman Hürriyet gazetesinde yazıyordum ve PKK terörü konusunda en ağır yazıları yazan gazetecilerden biri idim.

Duruşma salonunda aramızda birkaç metre mesafe ancak vardı...

Bir ara gözlerimiz birbirine denk geldi ve takıldı.

Birkaç dakika boyunca gözlerimiz ayrılmadı ve resmen kesiştik!

Bu olay ertesi gün gazetelerde yer aldı.

Doğrusunu isterseniz duruşma salonundaki ezik ve sinik Apo'nun günün birinde kurtarıcımız olmaya soyunacağını o zaman aklımıza bile getiremezdik.

Şimdi ise bu gerçek karşımızda apaçık sırıtıyor!

Hiç kuşkunuz olmasın, 25 yıldan bu yana Türkiye'deki en ayrıcalıklı mahkûm o!..

Canı sıkılmasın diye yanına bazı PKK'lı mahkûmlar getirildi.

Bunun nedeni özellikle AB'ye yönelikti...

Zira bazı batılı ülkeler onun nefes alışını bile dikkatle izliyordu.

Beyefendiye cezaevi kurallarını çiğnetmeden her türlü olanak sağlanıyordu.

Bazen özel olarak istediği yemekler bile odasına servis ediliyordu.

Odasına istediği gazeteler getiriliyor, televizyonu her zaman açık tutuluyordu.

Düşünün ki İmralı adasında Apo için özel bir 'hastane' bile kuruldu!

Resmi bir hastane değil elbette...

Ama epeyce sayıda uzman hekim ya orada görev yapıyor ya da 24 saat boyunca el altında tutuluyordu.

Özellikle kalp ve damar uzmanı hekimler...

En ufak bir sızıltısında hekimler hemen devreye giriyor, başına bir hal gelmesin diye tahliller dahil bütün sağlık denetimleri derhal yerine getiriliyordu.

Zamanla bizim medyada yeni bir başlık ve manşet uygulaması devreye sokuldu:

İmralı ne diyor...

İmralı bu konuda ne düşünüyor...

İmralı bu siyasi gelişmeler konusunda ne söylüyor...

İşaret fişeğinin günün birinde bir yerden patlayacağı yavaş yavaş belli olmaya başlamıştı...

Ve fişeği hiç umulmayan biri, umulmayan bir zamanda patlattı...

Devlet Bahçeli!

Meclis'te DEM'lilerin yanına gidip ellerini sıktı falan filan, sonrasını biliyorsunuz.