"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, kusura bakmayın, size bir kez daha mektup yazmak zorunda kaldığım için özür dilerim.
23 yıldan bu yana başımızda olan AKP iktidarı çöküşe doğru hızla yol alırken, siz devreye girdiniz.
48 yıllık gazeteciyim, bu mesleğin içindeyim...
Sanırım olayları, siyasi gelişmeleri biraz olsun analiz edecek yeterliğe sahibim. Şimdi ortaya çıkan şu olayları gördükçe ister istemez eyvah diyorum.
Bir yanda yargıyı kendi ekonomik ve siyasi çıkarları için kullanan bir iktidar partisi. Öbür yanda ise hak, hukuk ve adalet kavramlarını çoktan yok etmiş olan ucube, hilkat garibesi bir tek adam rejimi...
Başkanlık sistemi.
O ne diyorsa doğrusu odur diyen ve memleketi açmazlara sürükleyen bir iktidar partisi...
Milyonlarca insanımızı temsil etmekte olan muhalefet partilerini bile takmayan bir baskı ve zulüm düzeni.
Aslında şu söylediklerimi siz hepimizden iyi biliyorsunuz...
Bu düzende partiniz yeni yönetimiyle birlikte, uzun yıllardan bu yana ilk kez güç kazandı ve atağa geçti. AKP işte bu ortamda yargıyı devreye sokmak zorunda kaldı.
Yarın Ankara'da partinizin 'kayyum duruşması' var.
Olayların tam da göbeğindesiniz.
Hatta şu anda bu çarpık düzenin baş rol oyuncusu olarak siz görev yapıyorsunuz.
Üzülerek söylüyorum, işlerin sarpa sarmasının en büyük nedenlerinden biri sizsiniz çünkü konuşamadınız, ağırlığınızı koyamadınız.
Kemal Bey, sizin bazı partililer tarafından piyasaya sürülen söylentilere göre İmamoğlu-Özel ekibi bu son kurultay öncesinde bazı delegelere para dağıtmış, hatta bazılarına İstanbul Büyükşehir Belediyesi kontenjanından apartman daireleri vermiş!
Bu iddiaların hiçbiri bugüne kadar kanıtlanmadı.
Ama siz suskun kaldınız.
İktidar çevreleri ve özellikle adına yandaş medya denilen basın kuruluşları sizin bu suskunluğunuzdan yola çıkıp bu konuda yeniden tantana yapmaya başladı.
Şimdi onların bir numaralı boy hedefi Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel yönetimindeki CHP...
İmamoğlu sorununu, onu hapse atarak kendilerince çözdüler...
Ve bir daha da kolay kolay çıkaracaklarını tahmin etmiyorum.
Hakkında bugüne kadar açılmış 12 dava var. Bu davalardan birinde veya ikisinde bile hapis cezası aldırdıkları takdirde İmamoğlu 'siyaset yasaklısı' olacak ve iş zaten bitecek.
Hukukçu değilim, ama bence son noktayı 'diploma davasında' koyacaklar.
İmamoğlu'nun üniversite mezunu olmadığını ve bu nedenle cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini ilan edecekler.
İktidar medyası bu konulara büyük bir hırsla sarıldı beyefendi...
Partinin 13 yıl genel başkanlığı görevinde bulunan siz ise bütün bunlar olurken susmaktan başka ne yaptınız
Sizin gibi birinin böyle konularda suskun kalmasının bir tek anlamı vardır: