Her depremde aynı rezalet
Sevgili okurlarım, önceki gün İstanbul'da yaşanan deprem bize bir şeyi daha öğretmiş oldu:
Rezaletin ve sorumsuzluğun aynen devam ettiğini bir kez daha yaşayarak gördük.
İkinci öğrendiğimiz daha da önemli! Bakınız Recep Tayyip'in dün İstanbul'da söylediği sözlere...
"Marjinallerin ne dediğine bakmadan kentsel dönüşüm projelerini süratle hayata geçirmeliyiz. Deprem konusunda siyaset yapmayalım."
Kendisi siyaset yapıyor, başkalarını eleştiriyor.
Çevre Bakanı Murat Kurum'un yine dünkü sözleri:
"İstanbul için el ele verelim. Aksi takdirde bugünün ihmali yarının felaketi olur..."
Doğru söylüyor zira aradan geçen bunca yıl içerisinde, İstanbul'da beklenen büyük deprem konusunda hiçbir adım atamadılar.
Bu memlekette nice depremler yaşadık ve karşımıza yine aynı tablo çıktı. Üstelik deprem bu kez gece yarısı saatlerde değil, gündüz olmuştu.
Medyadan izlediniz...
Evlerinden kaçan insanlar gece yatmak için parklara, bahçelere, camilere hücum etti. Nasıl olduğu bilinmez, buralarda yüzlerce çadır kurulmuştu. Aynı gün, depremden birkaç saat sonra çadır fiyatlarına zam geldi.
Ortada gidip beklenecek herhangi bir toplanma alanı yoktu. Aslında vardı ama bunlar sadece propaganda broşürlerinde kalmıştı!
Örgütlenme sıfırdı.
Şansımız varmış ki binalarda kayda değer hasarlar oluşmadı, insanlar enkaz altında can vermedi.
Bu durumda söylenecek tek söz var...
Allah bize kendimize gelmemiz için bir fırsat daha verdi.
Her deprem sonrasında olduğu gibi 'deprem uzmanlarımız' bu kez de medyada bire bir sahne almayı başardı!
Her birinin koskoca unvanları var.
Prof. Dr.
Bu sayın üniversite hocalarımız topluca ve anında canlı ve cansız yayınlarda boy gösterdiler.
Yanıt verdikleri esas konu şuydu:
"Şimdi ne oldu, bundan sonra ne olur"
Acaba hangisi doğru söylüyordu
Hepsi farklı konuşuyor ve bizim deprem gerçeklerinden habersiz kafalarımız bir kez daha iyice karışıyordu.
Bir deprem ülkesindeyiz ama kafalarımız karışık... Anladığım kadarıyla hocalarımızın kafası da aynen bizimkiler gibi karışık!
Hepsi değil ama bazıları biraz daha medyatik olabilmek için (fırsat bu fırsattır diyerek) ekranlarda görünüp şov yapma peşinde.
Bazıları iktidarın adamı, bazıları karşı.
İktidarın adamları işi yumuşatmaya, korkuyu azaltmaya çalışıyor. Onların derdi halkta panik yaratmayalım, herkes soğukkanlı olsun!
Öte yanda ise açık alanlarda, çadırlarında, camilerde bekleşen ve evlerine girmek istemeyen vatandaşlarımız.
Bir düşünün, İstanbul gibi milyonlarca kişinin yaşadığı bir kentte ya yıkım olsaydı!..