Sevgili okurlarım, günlerden 29 Ekim 1933... Cumhuriyet'in Onuncu Yıl kutlamaları yapılıyor, Türk Milleti bu mutlu günü kutluyor.
Büyük kitleler Onuncu Yıl Marşı ile birlikte Ankara Hipodromu'nda Atatürk'ün önünden coşkuyla geçiyor, ortalık inliyordu:
"ıktık açık alınla on yılda her savaştan/ On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan/ Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi/ Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri..."
O gün aynı coşkuyu Atatürk de yaşıyor ve ünlü Onuncu Yıl Nutku'nu orada okuyordu: (Özetliyorum.)
★★★
"Türk Milleti! Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun!
Bu anda büyük Türk Milleti'nin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım! Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Bundaki muvaffakiyeti Türk Milleti'nin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimle yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla yeterli görmeyiz. ünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız.
Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.
Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket kavramına göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.
ünkü, Türk Milleti'nin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır. Türk Milleti zekidir. ünkü Türk Milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir ve çünkü Türk Milleti'nin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.
Büyük Türk Milleti! 15 yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaat eden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk Milleti!
Sonsuzluğa akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türk'üm diyene!"
★★★
Sevgili okurlarım, bu gerçekten muhteşem bir nutuk! 1933'ten günümüze aradan 92 yıl geçmiş olmasına karşın, bugün bile okurken -ve Atatürk'ün sesinden dinlerken- ürperiyoruz, gözlerimiz yaşarıyor.
Bu nutkun Atatürk'ün kendi el yazısıyla yazdığı orijinal metni de elimizde.
Orada bir cümle var ki, insanı gerçekten duygulandırıyor.
Şimdi lütfen o metnin "Asla şüphem yoktur ki" diye başlayan alttan dördüncü paragrafına dönün...
"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."
★★★
Atatürk orijinal metinde, bu bölümün hemen altına kendi el yazısıyla aynen şöyle yazmış:
"Bu söylediklerim hakikat olduğu gün senden (Türk Milleti'nden) ve bütün medeni beşeriyetten

9