Avrupada bir Osmanlı Padişahı ve Ömer Faiz Efendi...

SEVGİLİ okurlarım, bütün bir haftayı faili meçhul cinayetler, silahlı soygunlar, bebek tecavüzleri ve her türlü pis olaylarla geçirdik.

Sinirlerimiz yine bozuldu.

Bugün hepimizi tebessüm ettirecek bir olaya değinmek istiyorum, belki biraz olsun gevşeriz!

Aramızdan 2006 yılında ayrılan tarihçi üstat Cemal Kutay tam 187 kitap yazmıştı. Bazıları çok 'tartışılan' eserler, belgeseller, anılar ve tarih kitapları...

Geçenlerde onun epeyce eski bir kitabını yeniden okudum.

"Sultan Aziz'in Avrupa Günlüğü."

Okurken bazen düşündüm, bazen güldüm.

Padişah Abdülaziz'in bu Avrupa gezisi1867yılında gerçekleşiyor.

Daha da önemlisi, tarihimizde (savaşlar dışında)ilk ve son kezbir Osmanlı padişahı yurtdışına çıkacak. Padişah bu resmi davete katılmakta tereddütlü.

Zamanın sadrazamı (başbakanı) ve hariciye nazırı (dışişleri bakanı) olanÂli veFuat paşalar, aydınlık kafalı adamlar. Padişahı güç bela ikna ediyorlar.

Yolculuk İstanbul'dan gemiyle başlıyor... Ver elini Fransa. İlk durak Paris'te açılan dünya sergisi. Oradan İngiltere, sonra Belçika... Ve Almanya, Avusturya ve Bulgaristan üzerinden Karadeniz yoluyla İstanbul'a dönülüyor. Gezi 47 gün sürüyor, her yerde görkemli karşılama törenleri yapılıyor.

Padişahın yanında kalabalık bir heyet var. Onlardan biri de İstanbulŞehr-emini(belediye başkanı)Ömer FaizEfendi.

Gün görmüş, esprili, kıvrak zekalı bir adam.

SultanAbdülazizderseniz heybetli, pehlivan yapılı bir adam.

Gittiği ülkelerde büyük ilgi görüyor. Onuruna bütün bu ülkelerde kralların ve kraliçelerin katıldığı resepsiyonlar veriliyor, nişanlar takılıyor, danslı balolar, görkemli ziyafetler ve geçit törenleri düzenleniyor.

Padişah bu ülkelerin en üst düzey yetkilileri tarafından görülmemiş bir biçimde karşılanıp ağırlanıyor.

Heyetin bütün mensupları, padişah dahil, Avrupa'nın uygarlığına hayran kalıyorlar. Kadınlı erkekli yaşam onların rüyada bile görmedikleri bir şey. Aralarında tartışıyorlar: "Avrupa bu kadar ileri gitmişken biz niye bu kadar geride kaldık"

Sadrazam Âli Paşa geziye çıkmadan önce İstanbul Şehremini Ömer Faiz Efendi'ye bir görev veriyor:

"Efendi hazretleri, gezi boyunca günlük not tutacaksınız. Ne görürseniz, ne yaşarsanız yazacaksınız. Bunu yaparken içinizden geldiği gibi davranacak ve kesinlikle resmiyete kaçmayacaksınız."

Ömer FaizEfendi70yaşlarında ama gırgır, hoşsohbet ve sözünü sakınmayan bir adam.

İlk günden başlayarak not tutuyor ve yaşadıklarını kağıda döküyor. Gezi boyunca sadece kendisinin değil, bütün heyetin aklını durduran olayları ve Avrupa ülkelerinin gelişmişliğini bir bir anlatıyor.

RahmetliCemal Kutayüstadımız işte bu notları yıllar sonra eline geçiriyor ve kitabında bize aktarıyor.

Ziyafetler, danslı balolar, imarlı kentler, fabrikalar, sanayi kuruluşları, yemyeşil alanlar, sokaklarda uygar insanlar...

Ve Avrupa insanının ilk kez gördüğü bu kara yağız, pala bıyıklı ve yakışıklı Osmanlı erkeklerine hayranlıkla bakış ve dokunuşları!..

Kadın bulunmayan kafilemizin tümü erkek ve hepsi de özenle seçilmiş. Boyları 1.80'den aşağı değil. Levent gibi adamlar.

Avrupalı kadınlar bunları görünce dokunmaya falan başlıyorlar! Kadınlar bizimkilere hayran, ömürlerinde ilk kez normal giysili, örtülü olmayan kadınları gören bizim erkekler ise şaşkın!

Ömer FaizEfendi'yi protokol gereği olarak Paris Belediye Başkanı ile görüştürüyorlar. Paris'te büyük imar var. Bizim efendi olup biteni görünce gözlerine inanamıyor.

Örneğin sokaklar her gün lastik tekerlekli belediye araçları tarafından sulanıyor. Görüşmede Paris Belediye Başkanı soruyor:

"Siz İstanbul'da sokakları nasıl suluyorsunuz

Sokakların sulandığını ömründe ilk kez görmüş olanÖmer FaizEfendi hemen yanıt veriyor:

"Bizde belediyenin sulamasına gerek kalmaz. Aşçı dükkanı bulaşık suyunu sokağa döker. Berber sabunlu tıraş suyunu sokağa döker. Evlerden çamaşır suları sokağa dökülür. Bakkal mesela peynir tenekesinin dibindeki suyu, zeytini içine bastığı fıçının suyunu, kahveci yıkadığı fincanların suyunu hep sokağa döker. Berberinki mesela sabunludur. Böylece bizim sokaklarımız halk tarafından temizlenmiş olur!"

Paris Belediye Başkanı bu kez soruyor:

"Peki sizin İstanbul belediyesinin bütçesi ne kadardır"