Apoyu beklerken!

Sevgili okurlarım, Türkiye çok ilginç bir süreçten geçiyor...

Böylesine bugüne kadar hiç tanık olmamıştık.

Herkes birbirini kolluyor, herkes karşı tarafın ne yaptığını anlamaya çalışıyor.

Apo da öyle...

Bundan sonra neler olacağını belki hepimizden daha çok biliyor, belki de hiçbir şey bilmiyor!

İmralı'da hapis.

Aradan tam 25 yıl geçti, fazlasıyla hak etmiş olduğu cezasını çekiyor.

Size hemen söyleyeyim, orada keyfi yerinde, rahatı ise diğer binlerce mahkumla kıyaslandığında çok iyi.

Bir örnek vereyim, onun sağlığı Türkiye açısından bir devlet sorunu.

Burnu aksa, öksürse, hapşırsa, devletin İmralı'daki doktorları hemen müdahale ediyor...

İleri tetkikler gerekirse yakın kentlerden uzman doktorlar anında çağrılıp tetkikleri yapılıyor...

Zira Apo önemli adam!

Sorunsuz yaşatılması gerekiyor.

Bir hastalanırsa, durumu kötüye giderse, onu hastanelere taşıyacak helikopter ve tekneler dahil sağlık ekipleri 24 saat boyunca adada bekliyor.

(Aman rica ediyorum, sakın ola ki hiç kimse bu söylediklerimi yanlış anlamasın. İmralı'dan özel sızıntı haberler ele geçirip burada yazdığımı, böylece devlet sırlarını açığa vurduğumu düşünmesin.)

DEM Parti heyeti bir terslik çıkmadığı takdirde önümüzdeki günlerde Apo'yu ziyaret edecek.

Acaba neler konuşulacak

DEM heyetinin söyleyecekleri ne olacak

Ama burada önemli olan Apo'nun diyecekleri ve bunların kamuoyuna nasıl duyurulacağıdır.
"Ankara'ya söyleyin de beni bir an önce buradan kurtarsınlar" derse işin sonrası nasıl gelir

Ya da sözlerine şöyle açıklık getirse...

"Devlet Bey günler öncesinden açıkladı, DEM'in grup toplantısında Meclis kürsüsüne çıkarılıp konuşma yapmamı istedi. Ben hazırım o konuşmayı yapmaya, barıştan falan söz etmeye. Hemen getirsinler beni!.."

Hepimiz iyi bilelim, esas sorun işte bu aşamadan sonra başlar.

Kaç kişiden oluşacağını bilmediğimiz DEM heyeti, İmralı izni çıktığı takdirde hemen Devlet Bey'e başvuruda bulunur:

"Efendim, şahıs Ankara'ya gelip bizim grup toplantısında konuşmaya razı. Ancak oraya getirilmesini sağlamak hükümetten çok, sizin yetkinizde. Sizin ağırlık koymanız gerekiyor. Nasıl bir çözüm bulalım acaba!.."