Narin'in neden öldürüldüğünü ortaya çıkarın artık

Küçük Narin'in katilini bulmak için bütün imkanlarını seferber eden ama on dokuz gün boyunca bulamayan devletimizin yargısı hâlâ cinayeti çözmek için uğraşıyor. Narin'in öldürülmesine ilişkin annesinin, abisinin, amcalarının, ilk derece akrabalarının, konunun, komşunun da olduğu 11 kişi tutuklandı. Dün yine soruşturma kapsamında iki kişi daha gözaltına alındı, bunlar da yine akraba.

Savcılar gece, gündüz demeden aile üyelerinin ifadesini alıyorlar, aile üyelerini konuşturmaya çalışıyorlar ama buzdağından parça düşmüyor. Savcılar Narin'in defnedildiği gün gözaltına alınan Nevzat Bahtiyar'dan kopardıkları itirafın dışında önemli yeni bir bilgiye ulaşamadılar.

Nevzat Bahtiyar, amca Salim Güran'ın Narin'in cesedini battaniyeye sarılı olarak verdiğini, cesedi ortadan kaldır dediğini, cesedi yok etme karşılığında kendisine 200 bin lira vereceğini söylediğini, bunun üzerine Narin'in cesedini arabasından çıkardığı çuvala yerleştirdiğini, sonra da dereye götürüp bıraktığını itiraf etmişti.

Nevzat Bahtiyar sekiz yaşındaki küçük Narin'in cesedini gözünü kırpmadan dereye götürüp üstünü taşlarla örterek bıraktıktan sonra evine gelmiş, abdestini almış vakit namazını kılmış, yemeğini yemiş, dinlenmiş sonra da hiçbir şey olmamış gibi Narin'i aramaya başlamış!

Narin kaybolduğu günden bu yana 30'a yakın gözaltılar yapıldı, ama savcılarımız 30'a yakın kişinin ağzından faili işaret eden 30 cümle alamadı maalesef.

Bir aydır ortaya atılmayan senaryo kalmadı ama Narin'in gerçekte neden öldürüldüğünü hâlâ bilmiyoruz.

(Müge Anlı meseleye el atsaydı Narin cinayeti aydınlanır mıydı diye düşünmeden edemiyorum!!! )

Gerçek şu ki, üzerinden neredeyse bir ay geçmiş küçük bir köyde işlenmiş bir cinayeti çözememek sadece acziyet değil, türlü kutuplaşmayı, komplo teorisini davet eden bir beceriksizliktir. Bu soruşturmalarda yetkin olmayan Jandarma yapamıyorsa, bu ülkenin yetenekli cinayet masası polisleri var. Nasıl ABD filmlerinde küçük kasabalarda işlenen cinayete Washington'dan FBI gelip el koyar, bu cinayet soruşturmasına da Ankara el koymalı. Kim ne der demeden, Adli Tıp sonucu çıkarılıp katil ya da katiller bulunmalı.

Madalyonun bir yüzünde ayyuka çıkan gerçeğin fotoğrafı şudur: Narin'in öldürülmesinde olmasa bile, sonrasında sadece akrabaları ve ailesi değil, bütün köylü örtbas etmek için organize olmuş.

Sekiz yaşındaki küçücük masum bir çocuğu (kız ya da erkek fark etmez) öldürenlerin ortaya çıkmaması için nasıl motive, nasıl organize olabilirler

Narin cinayetini örtbas edilmesi ahlaksızlık, kötücüllük.

Peki Narin cinayet üzerinden hortlayan kutuplaşmayı nereye koyacağız

Dün Yıldıray Oğur yazdığı gibi "Bir köy; tarikatçı, Hizbullahçı, feodal ilan edildi, ailede neredeyse herkes hakkında yasak cinsel ilişki iddiası ortaya atıldı, bütün köy halkı sorguda ser verip sır vermeyen Omerta Kanunu'na sadık kararlı militanlar gibi şeytanlaştırıldı, bütün oklar Güran ailesine yöneltildi. Bu saatten sonra katil Güran ailesinden biri çıkmazsa, şartlandırılan milyonlarca insan buna nasıl ikna olacak"

Ülkemizin maalesef böyle bir gerçeği var, ortaya nahoş bir durum çıktığında anında saflar belirginleşiyor, olayın ne olduğuna bakmadan herkes konumunu alıyor.

Kimse kötülüğün, ahlaksızlığın kendisine değil, kimin yaptığına odaklanıyor.

Bakın, mevzu Narin'i çoktan aştı bile. Günlerdir Narin'i öldürenler inancı, ideolojisi, mensup olduğu siyasi parti üzerinden şeytanlaştırıldı.

Narin cinayetini örtbas edenlerin oy verdikleri parti CHP ve seküler bir yaşam tarzına sahip olsalardı Dindar, mütedeyyin kesim CHP, seküler yaşam üzerinden topyekün Tavşantepe köylülerini şeytanlaştıracaktı.

Elbette ki Nevzat Bahtiyar'ın, küçük çocuk, büyük insan fark etmez, katledilen bir insan cesedini dere kenarına bıraktıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi abdestini alıp namaz kılması detayı insanın kanını donduruyor.

"Sen bu vicdansızlıkla, bu ahlaksızlıkla Allah'ın karşısına nasıl geçtin, nasıl secdeye vardın"