Mesele CHP meselesi değil demokrasi, hukuk meselesidir

Adalet Bakanlığı görevine geldiği günden bu yana istikrarlı bir şekilde her gün çıkıp "Türkiye bir hukuk devletidir, Türk yargısı, bağımsız ve tarafsızdır" diyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un dün de bu sözlerini söylemesini bekledim.

Ama Bakan Tunç ortalarda yoktu, oysa dün göğsünü gere gere çıkıp "Güçlü bir hukuk devleti ancak bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda hiçbir tereddüde yer vermeden, hukukun evrensel ilkelerine sadakatle bağlı kalarak, hukuk devleti ilkesini tahkim etmeyi sürdüreceğiz" diyebilirdi.

Bu sözleri dün hiç de absürt kaçmazdı.

Çünkü Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, İstanbul'daki Asliye Hukuk Mahkemesinin siyasetin gölgesinde verdiği yargı kararına karşı tarihe gururla geçecek nitelikte bir hüküm verdi.

Günlerdir İstanbul 45'inci Asliye Hukuk Mahkemesinin İstanbul CHP İl yönetiminin yetkilerini "tedbiren" durdurarak, İstanbul'a "çağrı heyeti" görevlendirmesini ve ilçe kongrelerinin yapılamayacağına dair verdiği verdiği kararı tartışılıyordu.

***

Hukukçular CHP'nin 38. Kurultayı ve İstanbul İl Kongresi'ne ilişkin açılan davalarda asliye hukuk mahkemelerinin yetkisiz olduğunu ve tek yetkilinin YSK olduğunu söylüyordu. Hukukçular CHP'nin tüzel kimliğinin Ankara'da olduğunu böyle bir dava olacaksa bile bu davaya bakma konusunda CHP Genel Merkezi'nin bulunduğu Ankara'daki mahkemelerin yetkili olduğu ikazlarını yapıyorlardı.

Nitekim ülkemizin saygın Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler hocamız, dün Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği karardan önce yayınladığı "Asliye Hukuk Mahkemeleri, Siyasi Parti Organlarının Seçimine İlişkin Karar Verebilir mi" başlıklı makalesinde CHP'nin 38. Kurultayı ve İstanbul İl Kongresi'ne ilişkin açılan davalarda asliye hukuk mahkemelerinin yetkisiz olduğunu ve tek yetkilinin YSK olduğunu ifade etti. "Seçim hukukunun yerine medeni hukuk geçerse demokrasi zedelenir" uyarısında bulundu. Prof. Gözler İstanbul 45'inci ve Ankara 42'nci Asliye Hukuk Mahkemelerinin bu kararlarının, 75 yıllık Türk seçim hukuku ve seçim yargısının mantığıyla büyük bir tezat içinde olduğunu belitti.

Prof. Gözler makalesinde "İstanbul 45'inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2 Eylül 2025 tarihli kararı kaldırılmazsa ve keza gerek bu Mahkeme ve gerekse Ankara 42'nci Asliye Hukuk Mahkemesi görevsizlik kararı vermeyip söz konusu davalara bakmaya devam ederse, Türkiye'de bir seçim hukuku ve seçim yargısı kalmayacaktır. Seçim hukuku, medenî hukukla, seçim yargısı da adlî yargıyla değiştirilecektir" uyarısında bulunmuştu.

Nitekim Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi CHP 38. İstanbul İl Kongresinin iptali davasını esastan reddederek hem bu tartışmayı bitirmiş oldu. Hem de böylece İstanbul 45'inci Asliye Hukuk Mahkemesinin Yüksek Seçim Kurulu'na ait yetkiyi gasp ederek verdiği kayyıma ilişkin tedbir kararı da kendiliğinden kalkmış oldu.

***

Ama daha önemlisi şudur: Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki yargıçlarımız verdikleri kararla, yalnızca bir davanın sonucu değil, aynı zamanda yargının hala nefes alabildiğini… Hukukun siyasetin sopası haline geldiği bu iklimde, ülkemizde hala hukuka saygı duyan, hukukun üstünlüğünü önemseyen, hukuk adamı kimliğine ihanet etmeyen yargıçlarımızın var olduğunu gösterdiler.

Dün "