CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 'sahte diploma' davasının ilk duruşmasını izlemek için Silivri'deydim. Duruşma salonuna jandarma eşliğinde kelepçesiz bir şekilde getirilen Ekrem İmamoğlu alkışlarla ve 'hak, hukuk, adalet', 'Cumhurbaşkanımız İmamoğlu' sloganlarıyla girdi.
Davanın hakimi öncelikli olarak 11 Eylül'de Çağlayan'da İstanbul Adliyesi'nde görülmesi gereken davanın 12 Eylül tarihine ertelenmesinin ve Silivri'deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda gerçekleşmesinin sebeplerini anlatarak ve 'duruşma hazırlığı evresinde' hakim değişikliğine gidildiği bilgisini paylaşarak duruşmayı açtı. Kimlik kontrolü yaptı ve iddianame özetini okudu.
Basın bölümünden saymaya çalıştım, salonda 300'e yakın avukat vardı.
Merak edenlere Ekrem İmamoğlu'nun keyfinin oldukça yerinde olduğunu, haklı olmanın rahatlığı ve özgüveni içerisinde olduğunu söylemeliyim. Duruşma boyunca yaptığı esprilerle salondakileri güldürdü, konuşması alkışlarla kesildi, "eğitim durumunuz nedir" sorusuna "yüksek lisans" cevabı geldiğinde alkış… "Sabıkanız var mı" sorusuna "Allah'a şükür yok" yine alkış…
Hakim iddianameyi okurken aralarında geçen şu diyalog:
"Hala benimle ilgili kısımlara gelmediniz"
"Size isnat edilenler"
"Bu anlattıklarınızın benimle ilgisi yok"
"İddianameyi okuyorum"
"Sorun yok biliyorum, siz okuyun, bunu yazan savcıyı da biliyorum, ben dinlerim. Ama bu iddianameyi bir sonraki seçimde kendisini yeneceğimi bilen, diplomaya sahip olmayan o kişi yazdırdı, o da dinliyordur. Dört kez yendim, beşinci kez yine yeneceğimi biliyor."
Hele savunmasına başlarken hakimden izin alarak ceketini çıkarıp, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararındaki gibi gömleğinin kollarını sıvadığına salonda alkış tufanı koptu.
İmamoğlu duruşma arasında kravatını çıkararak İstanbul CHP İl Başkanı Özgür Çelik'e verdi.
Savunmasının yaparken, hazırlattığı kartları işaret ederek "Bir şey göstermek istiyorum" diyerek kullanmak için hakimden izin istedi. Hakime 2024 yerel seçimlerine ait İstanbul haritasını göstererek "Benim içeride olmamın nedeni nedir biliyor musunuz İşte bu tablo. İstanbul'da elde ettiğimiz bu tablonun yaygı korku nedeniyle buradayım. 39 ilçenin 32'sinde ben birinciyim, 4'ünde ise ikinciyim. Bu sonuç nedeniyle buradayım" dedi.
Duruşmayı izlemeye gelenler arasında üniversiteden arkadaşları vardı. Hakime, arkadaşlarını işaret ederek "benim üniversiteden futbol oynadığım arkadaşlarım var, onun tavla oynayacak arkadaşı yok" sözü yine salonda hem alkış aldı hem de epeyce gülüşmelere sebep oldu.
***
Ekrem İmamoğlu'nun her bir cümlesi siyasal bildiri niteliği taşıyan sözlerle yaptığı savunmayı dinlerken bugünün (dün) tarihini düşündüm.
Dün takvimde 12 Eylül'dü. Türkiye'nin hafızasında kara bir sayfa. Darbeci generallerin toplarıyla tanklarıyla Meclis'i susturmalarının, siyasi partileri kapatmalarının, Süleyman Demirel'e, Bülent Ecevit'e, Necmettin Erbakan'a, Alparslan Türkeş'e siyaset yasağı getirmelerinin, aktif siyasetin dışına itmelerinin, demokrasiyi, hukuku darbelerinin gölgesinde boğmalarının üzerinden 45 yıl geçmiş.
İroniye bakar mısınız Geçmişte yargının gadrine uğramış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısındaki ciddi rakibini yargı eliyle siyasi yasak getirterek, siyaset sahnesinden attırmaya çalışıyor. Ve bu davanın ilk duruşması 12 Eylül tarihine denk gelmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın meşhur söylemiyle adında iktidar açısından "kadere bak!"
Ortada tank, top yok. Ama Silivri'de görülen 'sahte diploma' davası zihniyetin hiç değişmediğini, sadece rollerin değiştiğini gösteriyor. AK Parti açısından trajik bir durumdu.
45 yıl önce tanklarla susturulmaya çalışılan siyaset, 45 yıl sonra 'diploma davası' adı altında yine boğulmak isteniyor. Ve yargı eliyle.
***
Ama şunun altını çizmem gerekiyor. Dün duruşmayı izlemeye gelirken en merak ettiğim husus, yargının iktidarın elinde adeta bir sopaya dönüştüğü, yargının vahim derecede siyasallaştığı bir iklimde hakimin duruşma esnasındaki tavrıydı.