Cezaevinden bir feryat

Bir devlet düşünün ki bir buçuk milyon vatandaşına "terörist" şüphesiyle yaklaşmış Bir yargı düşünün ki ülkesinde bir buçuk milyon kişi hakkında "Silahlı Terör Örgütü Suçları" kapsamında soruşturma başlatmış!Bir devlet düşünün ki ülkesinin 800 şirketine "terör örgütünün" uzantısı olduğu gerekçesiyle kayyım atamış, hakkında mahkumiyet kararı olmayan, soruşturma dahi açılmamış on binlerce insanının sicilini bozmuş, hukuken geçerli hiçbir suç delili olmadığı "adeta" diyerek alınlarına "terör şüphelisi" damgasını vurmuş.On binlerce kamu çalışanı vatandaşını KHK ile kamu görevlerinden atmış, vatandaşlarını sivil ölüme terk etmiş bir ülkenin hukuk devleti olduğunu söylemek mümkün müDünyada bunların başka bir örneği var mıdırCumhurbaşkanı Erdoğan devletin başı. Tek yetkili. Ülkenin tek sorumlusu. Her şey iki dudağının arasında. İstese çok güzel şeyler de olabilir. Bir gecede bütün hukuksuzlukların son bulmasını sağlayabilir, KHK haksızlıklarını bitirebilir.İki dudağının arasında, kim karşı çıkabilir kiDevletin başı olarak Sayın Erdoğan'ın samimi olarak cevaplamasını istediğim bir soru var.Sayın Erdoğan her fırsatta "Devletin dini adalettir" diyor, "Adaletin olmadığı bir devlet, tıpkı temelsiz bir bina gibi eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur" diyor. Sayın Erdoğan, başında olduğu, yönettiği devletin adalet üzere olduğunu söyleyebilir miBir devlet adaleti terk ettiğinde, aslında neyi terk etmiş olur Hayrettin Karaman hocamız da bu meselenin fıkhı fetvasını yazabilir, cevaplayabilir köşesinde. Hatta daha da iyi olur.Devletin kolonu, krişi, tavanı, çatısı, kapısı, tabanı nedirVatandaşlar devletin nesi olurHalkını doyuramayan, ocağına aş koyamayan, iş veremeyen, halkını her gün, her dakika daha da yoksullaştıran bir devlet güçlü bir devlet midirBir ülkede halk evine ekmek götüremeyecek, elektrik faturalarını ödemeyecek hale gelmişse, küçücük çocuklar "devlet her şeyi çok pahalı yapmış, evimizde ekmek yok, iş yok, babam iş bulamıyor, para yetmiyor" diye feryat eder hale gelmişse, o devletin sapasağlam olduğundan söz edebilir miABD Anayasasının kurucu babalarından James Madison "Adalet bir devletin amacıdır" diyor. Bunun için baştan itibaren yargıyı bağımsız yapmışlar. Kuvvetler ayrılığını esas almışlar. Evet, adalet devletlerin amacıdır. Adaleti terk eden bir devlet amacından sapmıştır. Doğru yoldan çıkmıştır, istikametini kaybetmiştir.Cezaevlerinden her gün mektuplar alıyorum. Her bir mektup yüreğimi dağlıyor. Her mektupta kendimi daha da çaresiz hissediyorum. İçim acıyor. Oğlum, kızım yaşındaki mahkumlardan aldığım mektuplar beni kahrediyor. Tanımadığım, yüzünü bilmediğim, sesini tanımadığım mahkumların beni "abla" yerine koymalarından mutlu oluyorum ama o mutluluk sonra yerini derin bir hüzne bırakıyor.Bugün Muhammed Hasan Yalım'ın mektubunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Cezaevinde aynı durumda olan, aynı sorgulamayı yapan, yüzlerce gencecik Muhammed Hasan var. Dolayısıyla bu mektubu en çok da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, eşi Emine Erdoğan hanımefendinin okumasını istiyorum.Muhammed Hasan diyor ki:"Merhaba Elif Abla, size bu satırları hiçliğin geldiği yerden ve bir hiç kimse olarak yazıyorum. Hiç kimse olmanın ne demek olduğunu anlamak ve hatırlamak için 14 adımlık voltam yetiyor. Kendime 'hiç kimse' diyorum ama yanlış anlamayın 15 müebbet artı 3000 yıl ceza aldım. Belki bundan anlayabilirsiniz.Bu olaylarda gariban isen, kimin kimsen yoksa en suçsuzu dahi olsan en yüksek cezayı alıyorsun. Türkiye'de adalet adaletsizliği unutmaktır abla. Ben vatanımı sevdim ve başka hiçbir şeyi anlamayacak kadar kördüm. Daha 20 yaşına girmemiş biri neyi görebilirdiİlk okul, 5 yıl meslek lisesini okudum, sonra 6 ay sanayide bir mobilya üretiminde çalıştım ve askere geldim. Isparta'da kışlaya ilk girdiğimde öğretilen ilk şey "emret komutanım" oldu, emret komutanım demek emret öleyim demektir. Biz erdik, konuşmayın rütbedeydik. Eğitimdi, yemin töreniydi derken 2 ay geçti. Sonra İstanbul Metris Kışlası'na geldim. İlk günlerimiz eğitim, silah tutma, kullanma ve iç hizmetleri kanunlarını ezberlemekle geçti.O akşam bizi araçlara doldurdular, bir devriye onbaşı bölük komutan vekiline tekmil verdi o da gidip şarjörler getirdiler ve dağıttılar, ama bunun dışında hiçbir şey söylenmedi, yolda "bir yerin güvenliğini almaya gideceğimizi" söylediler. Yolda giderken trafik tıkalıydı. Trafik polisi yolu açtı, araba kalabalığından sıyrılıp gittik. Aracımız durduğunda