'Bu kadarı da olmaz'

AK Parti İBB Meclis Üyesi Amine Cansu Kaba, sosyal medya hesabından "Bu kadarı da olmaz" diyerek partisinden istifa ettiğini açıkladı. İstifa gerekçelerini şöyle sıralıyor:"19 yaşımda, büyük ideallerle adım attığım partimden ayrılma sebeplerim; adaletten uzaklaşma, zaman içinde insanların itibarsızlaştırılması, makam ve mevki sahiplerinin liyakatsizliği, başta gençlik olmak üzere umudun yok edilmesine kadar giden ve bu yolda vicdanları yaralayan 'Bu kadarı da olmaz' dediğimiz yanlışlardır."Amine Cansu Kaba gencecik dindar bir kadın; AK Parti iktidara geldiğinde 7 yaşında bir çocukmuş. Dolayısıyla AK Parti iktidarından başka bir iktidar görmeden büyümüş. Kaba'nın CV'si İBB Meclis üyeliğine torpille, arka kapı kulisleriyle gelmediğini gösteriyor. Tepeden inmemiş, merdivenleri basamak basamak çıkmış. Siyasete mahalle kadın kolları üyeliğinden başlamış ve adım adım yükselmiş.Amine Kaba kendisine bir yanlış yapıldığı için ayrılmıyor partisinden, isteği bir şey gerçekleşmediği için de değil İstifası, iktidar partisinin "adaletten uzaklaşması, insanlara itibar suikastı yapılması, makam mevki sahiplerindeki liyakatsizlik, insanların umudunu kaybetmesi" gibi sebeplere dayanıyor. "Vicdanları yaralayan yanlışlar"a dikkat çekiyor.Amine Kaba'nın kendi partisine haksızlık yaptığını söylemek mümkün müİktidara yanlışlarını söyleyenler itibar suikastına uğramıyor mu Ânında alnına "hain", "dış güçlerin adamı" gibi etiketler yapıştırılmıyor muAK Parti iktidarının kamu görevlerine yaptığı atamalarda liyakat, ehliyet, uzmanlık, tecrübe gibi objektif kıstasları gözettiğini söylemek mümkün müMilli Güreşçi birinin bir kamu bankasının yönetim kurulu üyeliğine atanması "bu kadarı da olmaz" dedirtmedi miÜlkemizde liyakat ehliyet ilkeleri geçerli olsaydı 1 aylık profesör rektörlüğe atanabilir miydi Yahut belli bir kişiyi rektör olarak atamak için ilgili yasal mevzuat akşamdan sabaha yapboz haline çevrilir miydi Bir aylık profesörün rektörlüğe atanması "bu kadarı da olmaz" dedirtmedi miKanunlara göre adam bulmak yerine adamlarına göre kanunların değiştirildiği bir ülke nasıl bir ülkedir Kanunları yozlaştıran, yap boz oyuncağına çeviren bir iktidar partisi nasıl bir siyasi partidirÜstelik o partinin tabelasında bir de "adalet" yazıyor!Hukukun sopa olarak kullanıldığı bir ülkede adaletin varlığından söz edilebilir mi Hukuku sopa olarak kullanan iktidar partisinin ülkeyi adaletle yönettiği söylenebilir mi O partinin adaletten uzaklaşmadığını söylemek mümkün mü İktidar partisinin tabelasında yazan "adalet" ilkesi belli ki artık bir tek kişinin paşa gönlü neyi tensip buyurursa, tam da ona karşılık gelmektedir. Muhalefet döneminde, yani bundan yirmi küsur yıl önce adalet diye yatıp adalet diye kalkan ve her fırsatta adaletsizlikten yakınıp zulme uğradığından dem vuran bir siyasi hareketin bugün geldiği noktada adaleti kendi istek ve iradesinden ibaret bir şey haline getirmesi, tek kelimeyle ibretliktir ve bu ibretlik tecrübe bugünkü iktidarın yanı sıra kendini ifadede az çok İslam referansı kullanan diğer bütün siyasi partileri de er ya da geç ademe mahkum edecektir.Dönemin Danıştay Başkanı Zerrin Güngör'ün kızının bir günlük hakimlik tecrübesiyle Yargıtay Tetkik Hakimliğine atanması "bu kadarı da olmaz" dedirtmedi miŞehir Üniversitesi'nin siyasi rekabete kurban edilmesi, kapısına kilit vurulması "bu kadarı da olmaz" dedirtmedi miDaha geçen hafta Furkan Vakfı mensuplarının düzenlediği yürüyüşü engellemek için polisin acımasızca şiddet uygulaması "bu kadarı da olmaz" dedirtmedi mi, o görüntüler vicdanları yaralamadı mıBaşörtülü bir kadın polisin elindeki cop "bu kadarı da olmaz" dedirtmedi miKHK mağdurlarının başlarına gelenler "bu kadarı olmaz" dedirtmiyor muCezaevindeki çocuklu annelerin yaşadıkları, çıplak aramalar, işkenceler, 80 yaşındaki insanların kollarına takılan kelepçelerle cezaevine gönderilmeleri, erlere verilen müebbet hapis cezaları, muhalif olanın alınlarına yapıştırılan "FETÖ'cü, PKK'cı" etiketleri "bu kadarı da olmaz" dedirtmiyor muBir yanda 10 milyonu aşan işsizler, yoksulluk, daha