Adalet Bakanına göre ülkemiz hukuk devleti!

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP lideri Özgür Özel'in Adalet Bakanı'nın yanıtlaması istemiyle verdiği "Türkiye'de iktidara yakın olanlara farklı, muhaliflere farklı uygulanan, ikili hukuk sistemi mi işletilmektedir" sorusuna hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak bir netlikte yanıt verdi: "Hayır arkadaşlar, bunu kabul etmek mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti anayasal bir devlettir. İkili hukuk sistemi yoktur, tek bir hukuk sistemi vardır o da demokratik hukuk devleti sistemidir."

Bakan Tunç'tan aksini söylemesi beklenebilir mi Ne diyecek, "evet arkadaşlar maalesef ülkemizin gerçeği budur, ikili bir hukuk sistemimiz var, CHP liderinin de ifade ettiği gibi milletimizin adalete olan inancını zedeleyen hukuk dışı pek çok durum yaşanmaktadır" mı diyecek

Diyemez, bunu diyemediği için her gün çıkıyor "Türk yargısı bağımsız ve tarafsızdır, Türkiye bir hukuk devletidir" diyor.

Dünyada hukuk devleti olmanın, yargının bağımsız, tarafsız ve adil olmasının şartları belli. Nitekim o şartlara bakılıyor, bir ülkenin Adalet Bakanın ne söylediğine değil. Hadi diyelim ki Bakan Tunç'un nitelendirmesiyle "CHP lideri Özgür Özel bir eczacı" olduğu için bu ilkeleri bilemeyebilir, ama sonuçta Bakan Tunç bir hukukçu, bunun böyle olduğunu en iyi o biliyor olmalı değil mi

Dolayısıyla Bakan Tunç isterse her gün sabah, öğlen, akşam çıksın "Türkiye hukuk devletidir, yargı bağımsızdır ve tarafsızdır" desin, bu sözleri siyasi söylemden öteye geçemez, hukuken bir değeri de olmaz

Zaten bundan dolayıdır ki, "Türkiye bir hukuk devletidir" sözüne, iktidarın yandaşlarından başka, Türkiye'de ve dünyada kimse inanmıyor! Hukuk kurumları da inanmıyor, yatırımcılar da inanmıyor.

Sonuçta uygulamada, yargının siyasal iktidarın yakından ilgilendiği davalarda iktidarın ihtiyaçlarına göre kararlar verdiği, yargıdaki bu siyasallaşmanın toplumdaki adalet duygusunu zedeleyen bir tablo ortaya çıkardığı bir gerçektir.

***

Soruşturma izni verilen 59 AK Partili belediye başkanlarından bir tanesi bile tutuklu yargılanmazken nasıl oluyor da soruşturma izni verilen CHP'li belediye başkanlarının tamamı tutuklu yargılanıyor
Türkiye'de tekli hukuk sistemi olsaydı ortaya böyle bir tablo çıkar mıydı

Eski AK Parti Belediye Başkanı Dede Yıldırım hakkında "ağır hasta" olduğu için tahliye kararı veren yargı, CHP'li Murat Çalık'ı, muhalif menajer Ayşe Barım'ı ve cezaevindeki diğer muhalif ağır hasta mahkumları neden ölüme terk ediyor, tahliye kararı vermiyor

AK Partili Dede Yıldırım'ın hastalığını gören Adli Tıp kurumu neden diğer hasta mahkumların hastalıklarını görmüyor

Adalet Bakanı Tunç'un kendisi dememiş miydi Adli Tıp raporu olmasa bile yargı tahliye kararı verebilir diye.. Ama yargı, muhalif hasta tutukluları adli kontrol şartıyla bile tahliye etmiyor

Bakan Tunç'un söylediği gibi gerçekten ülkemizde 'tekli hukuk sistemi' olsaydı böyle görüntüler ortaya çıkar mıydı

Türkiye hukuk devleti olsaydı AK Partili, CHP'li ayrımı yapar mıydı

Bakan Tunç "tekli hukuk sistemi var" diyerek kestirip atıyor ama CHP'nin soru önergesindeki AK Partili ve CHP'li avukat örneği bütün somutluğu ile ortada. Eczacı olan CHP lideri Özel 1136 Sayılı Kanunun 58'inci maddesiyle birlikte soruyor:

"1136 Sayılı Kanunun 58'inci maddesi gereğince, avukatlar hakkında görevleri nedeniyle soruşturma açılması Adalet Bakanlığı'nın iznine tabidir. Buna rağmen, İBB soruşturmaları kapsamında 6 avukat, avukatlık fiilleriyle suçlanmış, Adalet Bakanlığı izni olmadan haklarında soruşturma açılmış, gözaltı işlemleri yapılmış, Avukat Mehmet Pehlivan ise tutuklanmıştır. Ancak bir tutukluya gidip hazırladığı ifade metnini imzalamaya zorladığı ve 2 milyon dolar talep ettiği şikayete konu olan, eski Adalet ve Kalkınma Partisi MKYK üyesi Avukat Mücahit Birinci hakkında soruşturma açılmadan önce Bakanlıktan izin istenmiştir. Mücahit Birinci 13 gün sonra ifadeye çağrılmış, bir gün gözaltında tutulmamış, aynı gün serbest bırakılmıştır. Bu iki durum arasındaki farkın sebebi nedir"

Hukukçu olan Adalet Bakanı kamuoyuna "bu farkın sebebinin ne olduğunu" anlatabilir mi

Anlatabilir ama anlatmıyor, gerçeğin ne olduğunu anlatamadığı için de gazetecilerin mikrofonlarına ayak üstü