Vatandaşlar ve böbrek taşları

İnsan vücudu, kendinden olmayan bir maddeyi kabul etmez.

Batan bir diken, bir ağaç kıymığı veya metal bir çivi hemen vücut tarafından reddedilir.

Ülkemiz de vatanı ve milleti ile adeta bütünleşmiştir. Kültürümüze yabancı bir unsur, kendi ideolojisi ve felsefesini açıktan yaşamaya ve yaymaya çalıştığı takdirde bu, bütün vatandaşlar tarafından reddedilir.

Mesela bu yabancı "ben herkesten üstün yaratıldım, ben efendiyim, başkaları bana köle olarak yaratıldı" gibi sapık bir felsefeyi benimsemekle kalmayıp, bunu yaymaya ve gereğini yapmaya kalkıştığında, bünyemiz bu yabancıyı asla kabul etmez. Bu yabancı, bir vücudun böbreğinde oluşmuş ve sancı veren bir taş misali bizi hasta eder. O taşı bir an önce kırıp, parçalayıp, eritip dışarı atmanın çareleri arandığı gibi, toplumumuz tarafından böyle bir felsefeyi benimseyip etrafına zarar vermeye kalkışan bir yabancı madde olarak algılanıp yok edilmeye çalışılır.

Sözü şuraya getirmek istiyoruz:

Tarih boyunca insanlığımız ve yardımseverliğimiz gereği aramıza vatandaş olarak kabul ettiğimiz Siyonist felsefeyi benimsemiş kişiler, bu felsefelerini etraflarına zarar vererek yaşamaya kalkıştıkları anda, tarafımızdan istenmeyen maddeler olarak kabul edilip dışarı atılmaya çalışılır. Çifte vatandaşlık statüsünden faydalanarak İsrail'e gidip oradaki katliamlara, savaş suçlarına, yıkımlara ve utanılacak eylemlere katılmış olanların, hem de sayıları binlerle ifade edilen bu Siyonist kafalıların hâlâ bizimle beraber vatandaş olarak yaşamasına asla tahammül edemeyiz. Onlar bizim vücudumuzu sancıdan kıvrım kıvrım kıvrandıran böbrek taşlarımızdır.

Yıllardır hem bizim hem de İsrail'in vatandaşı olan bu suçlular artık aramızda rahat rahat yaşayamamalıdır. Gidip Gazze'de ve diğer cephelerde çocuk katliamları yapıp, bunu sağda solda övünerek anlatan bu canilerin, gelip güzel yurdumuzda vicdan azaplarını sıfırlarcasına tatil yapıp, gülüp eğlenip, moral depoladıktan sonra tekrar suç işlemeye gitmeleri ve bu durumları sebebiyle devletimizden hiçbir cezai işleme tabi tutulmamaları tüm vatandaşlarımız tarafından tepki ile karşılanmaktadır. Sadece bizde değil, diğer devletlerin vatandaşları tarafından da adeta linç girişimlerine muhatap oldukları herkes tarafından izlenmektedir.

Son Sumud Filosu'ndaki kahramanların da bizzat görerek tespit ettikleri gibi, uluslararası bölgede zorla alıkonmaları, hapishaneye nakledilmeleri, ifadelerinin alınması, tekmelenmeleri, maddi-manevi işkenceye tabi tutulmaları esnasında bizimle de İsrail ile de vatandaş olan bu rezillerin ön plana çıktıkları artık belli olmuştur.

Yıllardır bunların işledikleri suçlarla adeta böbrek sancısı çeken vatandaşlarımız devletten bunların hakkından gelmesini beyhude yere bekleyip durmuşlardır.

Neden bu konuda bir adım atılmıyor

Diplomatik ilişkileri kesmeyen, Kürecik ve İncirlik'i kapatmaya yanaşmayan, İsrail'e petrol akışını durdurmayan, ticaretin dolaylı yollardan devam etmesine göz yuman iktidar yetkilileri hiç olmazsa bizi sancılan kıvrandıran bu zorbaları neden engellemeyi düşünmez Vatandaşların illa kendisinin harekete geçip bu taşlardan kurtulmak için sokaklara dökülmelerini mi bekler