Katran gölleri

Dünyada daha eskiden de katran gölleri vardı ama bu kadar yaygın değildi. Amerika'nın 11 Eylül 2001 "İkiz Kuleler" mizanseninden sonra başlattığı "Haçlı Seferleri" ile dünyanın her yerinde katran gölleri oluşturuldu. Yaşı müsait olanlar hatırlayacaklardır, 1990'lı yılların başında ilk Körfez Harekâtı sırasında bir karabatak kuşunun oluşturulan katran gölündeki acıklı hali bütün dünyaya nerdeyse gözyaşı döktürmüştü. Bugün de oluşturulan bunun benzeri katran göllerinde yüz milyonlarca Müslüman çile çektiriliyor. Amerika ve İngiltere'nin başını çektiği Haçlı ve Siyonist işbirliği ile oluşturulan işgal ve katliam koalisyonları, önce Müslüman devletler içinden "servet-şehvet-şöhret" yemlerini kullanarak elde ettikleri işbirlikçilerle beraber ya da onların rehberliği veya eşbaşkanlığı ile katran gölleri oluşturacak olan işgallerine başladılar. Tabii ya terörist yaftası vurarak ya da kitle imha silahı bulunduruyor bahaneleri ile saldırıya geçtiler. Yaklaşık 20 yıldır oluşan katran göllerinde Müslümanlar debelenip durmaktadır. pushfn('ads'); Japon Denizi'nden Atlas Okyanusu'na, Ümit Burnu'ndan Kuzey Buz Denizi'ne kadar nerede Müslüman topluluklar varsa, bu katran göllerinde hayat mücadelesi sürdürmekteler. Kaba hesap yaparsak, harap olan yurtları hesaba katmazsak, 20 yılda 10 milyon Müslüman öldürülmüş, çoğu bebek ve çocuk olmak üzere milyonlarcası kaybolmuş, milyonlarca iffetli tecavüze uğramış, 100 milyondan fazla Müslüman yurdundan, evinden sürülmüş, dağlarda, çöllerde, çadır hayatına mahkum edilmiştir. Halen de bu katran göllerinin kuruyacağına dair hiçbir emare bulunmamaktadır. Müslüman ülkelerden kendi yanlarına çektikleri işbirlikçiler ise onların oluşturacağı katran göllerine altyapı ve zemin hazırlamakla meşgul olmuşlar, olmaya da devam etmektedirler. Onların fiili işgallerine karşı direnç göstermesi muhtemel yapıları parçalamakla işe başlamışlardı. Mesela Türkiye'de 30 yıldır altyapı oluşturan, onların oluşturmayı tasarladıkları "yeni dünya düzeni" diye de adlandırdıkları katran gölleri düzenine karşı direnç hazırlığı içinde olan Millî Görüş hareketini nasıl dışardan yürütmeli, içeriden maşalar kullandılarsa ve parçaladılarsa, dünyadaki benzer oluşumları da bir şekilde bölüp parçalamaya muvaffak oldular. Milletin onlara karşı direnecek gücünü ayakta tutan değerlerini kökten yıkmaya başladılar. Milletimizin en sağlam yapısı ailedir. Aile bağlarını önce gevşetip sonra yıkmanın yolları ise zina fiilinin yaygınlaştırılması,