Altın vuruş, sona varış

Galiba 2012 yılı idi. Avrupa'da bir kefere Hz. Peygamber Efendimiz ile alay eden bir yazı yazdığından veya karikatürler çizdiğinden dolayı bütün dünya Müslümanlarında bir infial meydana gelmişti. Türkiye'de ise Milli Görüş camiası öncülüğünde pek az bir grup protesto için sokaklara çıkmıştı.

AKP iktidarının bir yetkilisine, "Eskiden böyle bir durumda en azından Cuma namazı sonlarında büyük kalabalıklar meydanlara akın edip, protesto gösterileri yaparlardı. Artık bunlar yapılmıyor. Acaba neden" diye sorulduğunda şu cümledekine benzer bir değerlendirme yapmıştı:

"Bizim bir görevimiz de halkın gazını almaktır. 10 yıldır bunu yaptık ve başardığımızı da görmekteyiz."

Geri dönüp baktığımızda gerçekten duyarlı halkımızın adeta uyuşturucuya müptela edilmiş gibi gittikçe artan bir eğilimle duygularının adeta yok edildiğini görmekteyiz.

Öyle ki, küresel Siyonist güçler ne istediyse onlar hayata geçiriliyor da halkımızın büyük bir kısmı hissiz ve tepkisiz olarak bunu kabulleniyor.

AKP iktidarı İsrail'i koruyup kollama görevi aldığını defalarca en yetkili ağızdan açıkladığı halde, BOP Eşbaşkanlığı'nı üslenerek, Büyük İsrail'in kurulmasına destek olmak görevleri olduğunu meydanlarda haykırdığı halde, Büyük Şeytan Amerika'nın İslam ülkelerine düzenleyeceği askeri operasyonlarına destek sözü verdiklerini açıkladığı halde, Ilımlı İslam projesinin hayata geçirilmesi için inanılmaz adımlar attığı halde, Milli Görüş camiası haricinde tek tük yükseltilen sesler dışında, büyük kitleler sessiz ve edilgen bir vaziyet aldılar. Adeta uyuşturulmuş ve gazı boşaltılmış gibi.

Bu durum; zinanın cezasızlaştırılması, eşcinsellere lanetli fiillerini icra edebilmeleri için hürriyet sağlanması, örgütlenmelerine müdahale edilmemesi, kimliklerden İSLAM kelimesinin kaldırılması, domuz ve mamullerinin serbest dolaşımının sağlanması, aile kurumuna feminizm gibi yıkıcı akımların musallat edilmesi, katil İsrail yetkililerinin en üst düzey protokollerle ağırlanıyor oluşu, cumhurbaşkanlarının TBMM'de konuşturulup alkışlanması, İslam Birliği projesinin aldığı mesafenin sıfırlanarak zihinlerden silinmesi, İslam dünyasının katliam soygun ve sürgünlerinin gerçekleşmesi sırasında, zorba mütecavizlere destek verilmesi gibi, kıyametin koparılması gereken rezaletler karşısında suspus olup kabullenilmesi, halkın çoğunluğunun aynı uyuşukluğunu içimiz kan ağlayarak hep gözlemledik.

En son katil İsrail'in hiçbir kaide ve kural tanımadan bebek ve çocuk katliamlarının onbinlerce kere tekrarlanması, milyonlarca Filistinlinin yok edilme aşamasına getirilmesi sürecinde AKP iktidarınca İsrail'e petrol sevkiyatı yapılması, ticaret adı altında lojistik destek verilmesi, İsrail'in gözü kulağı olunması, liman ve havaalanlarının İsrail ve yandaşlarına açık tutulması keyfiyetine karşı, bırakın halkın bunları protesto etmesini, hakları olan protestoları yapmakta olan Milli Görüş mensupları ve bir avuç duyarlı kahramanın suçlu gösterilerek susturulmaya çalışılması bile, halkta ciddi bir karşılık bulamadığını görmekteyiz. Uyuşturulmuş ve gazı alınmışlıktan başka bir izahı da bulunmuyor bunun.

Bakınız şimdi: