Yel kayadan ancak toz alır!..

Emniyet ve istihbarat kuruluşlarımız sayesinde sağlanan gelişmelerle terör örgütlerinin ülkemiz içinde operasyon yapabilme imkanlarının neredeyse kalmadığı, TSK'nın da sınır ötesindekilerin enselerinden ayrılmadığı, malum. Arada bir bazı terör olaylar gerçekleşse de, birçok eylemin daha planlama aşamasında güvenlik güçlerimizce engellendiği, bir vakıa.

Aralık ve Ocak'ta sınır ötesindeki askerlerimizi hedef alan saldırıların, bilinenlere nazaran farklılıkları olduğu, ortak bir kanaat. 20'den fazla şehit verdiğimiz bu saldırıların, Türkiye'nin İsrail'in Gazze'deki melanetleri konusunda farkındalık oluşturulmasına sağladığı katkılara ve Mossad'a yönelik MİT operasyonlara bir tür cevap olduğu yorumları, sebepsiz değil.

Yılın ilk günü şehitlerimiz ve Filistin için düzenlenen mitingde Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan kişiye yumruklu saldırı ile başlayıp Fatih Camii imamının bıçaklanması, Santa Maria Kilisesi'nde bir vatandaşımızın hayatını kaybettiği DEAŞ saldırısı, DHKP-C'lilerin Çağlayan Adliyesi'ndeki terör eylemi gibi son dönemdeki birçok olayın ve AK Parti Küçükçekmece adayı Aziz Yeniay'ın seçim çalışması sırasında yapılan silahlı saldırının kendiliğinden olmadığı, net...

Yukarıda saydıklarımız ve benzerlerinin, içeride nerdeyse bitirdiği terör örgütü mensuplarının sınır dışında başlarını ezmeyi sürdüren bir ülke açısından ciddi bir önem taşımadığı, çok açık. Gerek bu türden saldırılar için emir veren mihraklar ve gerekse aldıkları emirle asayiş problemi varmış havası oluşturmaya çalışan piyonların bildikleri temel gerçek, yelin kayadan sadece toz alabileceği.

Ülkemize boyun eğdirmeyi ve hatta teslim almayı amaçlayan birtakım dış mihrakların talimatları ile gerçekleştirildiği bilinen terör saldırılarının üzüntü verici tarafı, içimizden birilerinin maşa olarak kullanılması.

Vatandaşı oldukları ülkeye yönelik olarak, ihanet olarak değerlendirilecek terör eylemlerinde bulunmanın nasıl bir ruh halinin eseri olduğu, önemli bir konu.