Yalanlar ve ihanet

Olabildiğince basit ve büyük bir yalan söyleyip, sıklıkla tekrarlamayı ve sonrasında oturup insanların ona nasıl inandıklarını seyretmeyi tavsiye edenler, yalanlar ortaya çıktığında da kanırtarak sürdürmeyi tavsiye etmişler miydi, bilmiyoruz. Ama birileri böyle yapıyor...

'Türkiye'nin Türkiyelilere bırakılmayacak kadar önemli bir ülke olduğuna' inanan dış mihrakların, ülkemizi zayıflatma ve ele geçirme çabaları kesintisiz sürüyor. Bunu yaparken, her nasılsa aynı şeye inandırılmış içimizdeki beyinsizleri de kullanıyorlar. Asıl problem ise bütün bunların farkında oldukları düşünülen bazılarının da kısa vadeli bazı hesaplarla bunların değirmenine su taşımaları...

Yerel seçimlerle ilgili kabul görmeyeceğini bildikleri bazı talepleri karşılanmadığı bahanesiyle, Türkiye'nin İsrail'le ticaret yaptığı iddialarına sarılan ve bunu yalan olduğunu bile bile tekrarlayıp duranlar, işin daha da vahim tarafı.

Ülkemizin İsrail'e jet yakıtı sattığını iddia etmekle kalmıyor, Mescid-i Aksa'nın etrafına gerilen dikenli tellerin bile bizden gittiğini söyleyebiliyorlardı. İftiracılar, İsrail'le sadece özel firmaların yaptığı az miktardaki ticaretin çoğunun işgal ve abluka altındaki Filistinlilere yönelik olduğu ve 7 Ekim'de sonra iyice azaldığı şeklindeki açıklamaları, kaale bile almadılar.

İsrail askerlerine mühimmat ve silah satıldığı gibi alçakça yalanlar bile söyleyebilenler, havalimanlarımıza gelen sivil İsrail uçaklarına sağlanan jet yakıtının askeri uçaklara satıldığı yalanlarını da utanmadan kullandılar. Dost gibi gözüken bazı ülkeler ve bu arada İsrail'in desteklediği bu tür yalanların Cumhurbaşkanımızı ve AK Parti'yi güçlü olduğu yerden vurmayı hedeflediği de, çok açık.

Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, başından beri Gazze ve Filistin konusundaki tavrı net ve tavizsiz olan Türkiye gerçeği, İsrail'in ve kuklalarının rahatsız oldukları hususların başında. Dünya çapındaki ciddi farkındalık ve yükselen İsrail karşıtı protestolarda bu tavrın büyük bir payı olduğunu herkes gibi onlar da biliyor.